banner113

Bakan Soylu, Kızıltepe’de kanaat önderleriyle bir araya geldi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mardin'in Kızıltepe ilçesinde kanaat önderleri ile bir araya geldi.

Bakan Soylu, Kızıltepe’de kanaat önderleriyle bir araya geldi

İlçe merkezinde bir düğün salonunda gerçekleşen ve İçişleri Bakan Yardımcısı Tayyip Sabri Erdil’in de eşlik ettiği programa, Mardin Valisi/Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mahmut Demirtaş, Kızıltepe Kaymakamı/Belediye Başkan Vekili Hüseyin Çam, MKYK üyesi 25 ve 26. Dönem Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, Ak Parti Mardin milletvekili Cengiz Demirkaya, 23. Dönem Mardin Milletvekili Mehmet Halit Demir,  il başkanı Faruk Kılıç, ilçe Başkanı Bülent Şahin,  MHP İl Başkanı Ferhan Bozkuş, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Ak parti ilçe teşkilat başkanları, belediye başkanları, STK temsilcileri ve bölgenin kanaat önderleri katıldı.

Programda ilk konuşmayı yapan Kızıltepe Kaymakamı/Belediye Başkan Vekili Hüseyin Çam, yaptıkları hizmetleri ve yapmayı hedefledikleri paylaşarak çalışmalar hakkında bilgi aktardığı konuşmasından sonra Ak Parti Mardin milletvekili Cengiz Demirkaya yaptığı konuşmada Bölgenin ve ülkenin huzurunun İçişleri bakanı Soylu’nun gayretleri ile gerçekleştiğine dikkat çekti. , Mardin Valisi/Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mahmut Demirtaş’da yaptığı konuşmada il genelinde yapılan çalışmalara hakkında bilgi verdi.


Kanaat önderleri Kızıltepe buluşması programında bir konuşma yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardan beri söylediği ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesinin bir sözden ibaret olmadığının görüldüğüne dikkat çekti.

SAVAŞIN KAZANANI İNSAN DEĞİLDİR, KAYBEDENİ İNSANDIR.

Bakan Soylu, Mardin’de Kızıltepe’de değerli şahsiyetlerle aynı havayı paylaşmaktan onur duyduğunu belirterek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın selamlarını ilettikten sonra yaptığı konuşmada, burada aynı zamanda kendilerini de dinlemeye geldiğini belirterek, “ Çok farklı ve önemli bir dönemden geçiyoruz. Çok dikkatli olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Kimin oyununun hesabının nereye kurulduğu görüldüğü gibi olamayabileceği bir dönemden geçiyoruz. Ve biz bu döneme gelirken eskiden olduğu gibi naçar, hani bir ayağı çukurda derler ya sıkıntıları üzerine yüklenmiş maliyetlerin altında beli bükülmüş bir Türkiye olarak Allah’a hamd olsun ki bu zor dönemin içerisine gelmedik. Hep beraber  izliyoruz, takip ediyoruz bilgilerimizi güncelliyoruz.

Yeni bir savaşla karşı karşıyayız, Savaş Dünya’ya da Coğrafya’ya da ağır bedeller ödetmiştir. Ve bu bedellerin her birini toprak, İnsan,  çoluk-çocuk, yaşlı, ülkeler ve devletler çekmişlerdir. Savaşın kazananı insan değildir, kaybedeni insandır. Bir kere içindeki duyguyu alt üst eder, bütün heyecanı söküp alır, Bütün değerleri zedeler ve yeniden her şeye bakmak durumunda kalır. Savaş böyle bir şeydir. Yüzü soğuktur, sonuçları ağırdır. Bugün karşı karşıya kaldığımız bu hadiseyi tasvip etmek mümkün değildir. Reddetmek doğru olanıdır. Ama Dünyaya beylik taslayanların da laf ebeliğinden başka bir şey yapmadıklarını da maalesef bir kere daha hep beraber görüyoruz. Bu bize bir sorumluluk daha yüklemektedir. Tam da söylediğim gibi son oluşum bu bağlamda söylüyorum. Birlik içinde olmak ve en önemlisi kendi göbeğimizi kendimiz kesebileceğimiz bir hali bu ülke için ve bu coğrafya için gerekli. Bu gördüğümüz tabloda edindiğimiz sonuç budur. Sırtımızı kendimize ve milletimize ve bu coğrafyanın değerlerine ve gücüne yaslamaktan başka herhangi bir çaremiz söz konusu değildir Bugünün fotoğrafının bize öğrettiği, anlattığı budur.

Büyük özgürlük hikâyelerinin, büyük savunma hikâyelerinin ve büyük silah hikâyelerinin her birinin kararsız ve iradesiz geldiğimiz sonuç budur apaçık ortada durmaktadır bu kadar açık ve net ve bir şeyi daha ortaya koyuyor Sayın Cumhurbaşkanımız yıllardan beri söylediği Dünya 5’ten büyüktür cümlesinin aslında neyi ifade ettiğini neyi ortaya koyduğunu şimdi karşı karşıya kaldığımız şu tablo çerçevesinde bir kez daha görüyoruz.

Hakikaten hiç birimiz 21.ci aslı böyle beklemiyorduk. Bize neler anlatılar 20.ci yüzyılın sonunda dünya özgürleşiyor. Sınırlar açılıyor Avrupa’da ülkeler bir birleriyle birleşiyor, sınırlar açılıyor. Avrupa’da ülkeler birbirleriyle bütünleşiyor. Herkes istediği yere pasaportsuz giriyor kimliksiz dahi gidebilme kabiliyetine sahip olan bir dünyada bugün cinnet hali geçirmiş bir dünya tablosuyla karşı karşıya kalacağımızı bundan 20 yirmi yıl önce kimsenin aklına bile gelmezdi kimsenin aklına Londra’da ağır makineli silahlarla Londra meydanlarında metrolarında özel harekat polislerinin özel küvetlerin dolaşabileceği kimsenin aklına gelmezdi. Yine milyonlarca insanın hemen yanı başımızdaki Suriye’den yerlerinden edilerek başka topraklara gideceğini herkesin kendi topraklarına hasret kalacağı bir dünya tablosu aklımıza gelmezdi herhalde her an hiç birimizin aklına yukardan aşağıya beylik taslayan Amerika’nın Afganistan’dan kaçarken o uçak görüntüsü altında sarılan insanların vermiş olduğu tarihin en garabet fotoğrafı hiç birimizin aklına gelmezdi. Libya’yı karıştırırken Suriye’yi karıştırırken Irak’ı karıştırırken yıllarca İran’a ambargo uygularken balkanları karıştırırken kendisinin meselelere çaresiz kalabileceği bir fotoğrafla kalacağı ve senatosunun birileri tarafından basılıp teslim alınacağı kimsenin aklına gelmezdi.

Fotoğrafların her birini bir arada değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Bütün bunlar varken de Türkiye’nin her türlü zorluğa karşı ayakları üzerinde durdu. 10 yıldır 20 yıldır bu istikrarsızlık girdabın içinde kendi ülkesini istikrarsızlık yolculuğuna yoluna düşürmediği ve etrafında bir ateş çemberi olmasına rağmen bir karmaşıklık cenderesi olmasına rağmen bu cendereden etkilenmemesi adına her türlü fedakarlığı ortaya koyduğu bir tablo herhalde kimsenin aklına gelmezdi.

BİRLİK BİZİM EN BÜYÜK GÜCÜMÜZDÜR

Dünyaya doğru telkini yapma kabiliyetine ve sağduyusunu hiç kaybetmeyen bir Türkiye tablosu herhalde dünya beşten büyüktür sözüne direnenlerinde aklına gelmezdi. Şimdi daha iyi görünüyor ki bir kere daha altını çizerek söylüyorum bu coğrafyada birlik bizim en büyük gücümüzdür istikrar en büyük gücümüzdür. Kendi göbeğimizi kendimiz kesebilme kabiliyeti en büyük gücümüzdür bir kere daha ortadadır. Biz çaresizliğin dünya ölçeğinde nasıl olduğunu hep beraber net bir şekilde görüyoruz.

Şuanda Lübnan dünyanın en büyük krizlerinden birisini yaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile hazırlıklarımızı yaptık sıfır 2 yaş grubu çocukların hiç birisi uzun zamandan beri süt ve süt ürünleri ile karşı karşıya kalabilmiş değil, 650 ton gıda yardımı yapıyoruz. Afganistan’da hem soğuk hem açlık hem yokluk hem yoksulluk oradaki insanların üzerinde ayrı bir ağırlık olarak çökmüş şimdi oraya insani yardım yapıyoruz. Buradan Bangladeş’e kadar uzanan, Arakan Müslümanlarına kadar uzanan, Filistin’e kadar  Yemen’e kadar uzanan ve bütün bu istikrarsızlık  cenderesi içerinde bulunan Suriye’de yerleşim alanlarına kadar Her türlü desteğini ortaya koyan bir milletin bütün asaletini orda zorda kalan insanların elini uzatarak gösterdi. Güvenliğini sağlamaya çalıştı ama sömürmedi.

LAF EBELİĞİNDEN BAŞKA YAPTIKLARI HİÇBİR ŞEY YOK

Kıymetli hemşerilerim biz geçen hafta sonu itibari ile Cumhurbaşkanımızla birlikte Afrika coğrafyasındaydık, 90 milyon insan yaşıyor Kongo’da, bizim coğrafyamızın tam 3 katı, 2,5 milyon kilometre kare her taraf dümdüz arazi 500 dolar kişi başına düşen gelir seviyesi,  tabloyu bir görseniz bu insanları bu hale kim getirdi. Bugün laf ebeliği yapan batı getirdi. Laf ebeliği yaptıkları başka hiçbir şey yok.

Dünyanın en büyük maden yataklarına, en önemli maden yataklarına sahip ülke altı zengin üstü fakir, batınında üstü zengin altı fakir bu nasıl bir tablodur. Fakir fukarayı sömürürsün ama orda aylardan beri senden destek isteyen Ukrayna’ya her hangi bir çare üretemezsin. Sadece laf üretirsin. Bunun için şunu ifade etmem gerekir ki yapacak çok işimiz var. Hem etrafımızdaki coğrafya için yapacak çok işimiz var hem dünya için yapacak çok işimiz var hem kendi içimizde yapacak çok işimiz var.

BU ÜLKEDE İNSANLAR BEN KÜRDÜM DEMEYE ÇEKİNİYORDU

Az önce Kaymakamımız söyledi şu an Kızıltepe’de öğretmenlerin yüzde 95’i Milli eğitim bakanlığımız tarafından atanmış kadrolu öğretmen. Yüzde 5’i de ücretli bu bir politikadır tesadüfi değil. Bu ülkede insanlar ben Kürdüm demeye çekiniyordu. Hepimiz bu günleri yaşadık. Tayyip Erdoğan sadece şehir hastaneleri yapmadı, Tayyip Erdoğan sadece havaalanları yapmadı, sadece insansız hava aracı yapmadı, yollar köprüler barajlar yapmadı, Zihin duvarlarımızı daraltmak isteyenlerin anlayışlarını kırdı ve bizi bir lokmaya hapsetmek isteyenlere elini tersiyle iterek bu ülkede sadece bugüne kadar değil gelecek adına da bir zihniyet devrimi gerçekleştirdi.

Bugün Kürt'üm diyen rahat bir şekilde söyleyebiliyor. Ben Alevi’yim diye rahat bir şekilde de ben aleviyim diyebiliyor. 40 yıldır tanıdığımız insanların Alevi olduğunu 2003'ten sonra öğrendik. Cem evlerinde yöneticiler, dernekler vardı. Onlar söylerlerdi ama onun dışında normal hayatın içerisinde olan kimse böylesi değerlerini ortaya koyamazdı. Peki, nasıl oldu bu işler. Bu ülkede 28 Şubat'ı yaşadık. 28 Şubat'ta ben iktidar partisinin ilçe başkanıydım. İstanbul'da bir camimiz vardı. Her cuma namaza giderdik. Arkasında müezzin mahfili gibi güzel bir yer vardı. Yetişmeye çalışanlar, bizim gibi son dakika gelenler, gelemeyenler, yer bulanlar oraya otururdu. 28 Şubat'tan bir hafta sonra ki cuma namazında yer bulamadığımız yerde birkaç kişi kaldı” diye konuştu.


GEÇMİŞTE 28 ŞUBAT İTTİFAKI İLE KARŞI KARŞIYAYDIK

İlk kez 28 Şubat ittifakı ile karşı karşıya kalmadıklarını dile getiren Soylu, “İnsanlar üzerinde bir mahalle baskısı oluşmuştu. İnsanları kendi kimliklerinden, değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik bir anlayışı oluşturmuşlardı. Gazetelerde, televizyonlarda ve yaptıkları toplantılarda bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Biz bugün ilk kez bir 28 Şubat ittifakı ile karşı karşıya değiliz. 28 Şubat ittifak önümüzdeki pazartesi olmayacak ki geçmişte 28 Şubat ittifakı ile karşı karşıyaydık. Annemizi, babamızı, etnik kökeni, mezhebimizi, inancımızı beğenmeyen bir ittifak ile karşı karşıyaydık. Bizi kendi istedikleri gibi tanımlamak isteyen bir anlayış ile karşı karşıyaydık. Bugün yine aynı anlayış yine bunları ifade etmeye çalışıyor. Bu anlayış sadece bu topraklara yönelik bir anlayış değil. Bu anlayışı zaten insanımıza yakıştıramazlar. O anlayış dışarıdan ithal edilmiş bir anlayıştır” şeklinde konuştu.



BİZE BİÇTİKLERİ GÖMLEĞİ BİZ GİYMEYECEĞİZ
Bu anlayışın Suriye'deki insanlara sıkıntıyı çektiren anlayış olduğunu dile getiren Bakan Soylu, şöyle konuştu:
“Bu anlayış daha önce Ukrayna'ya gaz verip şimdi de sessiz kalanların anlayışıdır. Bu anlayış Arakandaki Müslümanlara işlenen her türlü meseleye onlar zaten fukaralığa alışmışlardır. Kendi hayat tarzları, hayat anlayışları böyle olsun diye had bildirme anlayışından kaynaklanan bir sürecin kendisidir. Güya kendileri beyler, paşalar gibi yaşayacaklar Afganistan, Pakistan halkından da Suriye halkına kadar, Irak ve Balkanlar'a kadar herkes diken üzerinde oturacak. Şöyle bir sistem gelişmiş sonra bir düzene gelmiş. Daha sonra Tayyip Erdoğan, ’Dünya beşten büyüktür’ dediği zaman acaba onu nasıl diskalifiye ederiz diye binlerce oyunu, binlerce tezgâhı ortaya koyacaklar. Bizim yeryüzünde yüzyıllarca kalacak halimiz yok. Bu coğrafyada yüz binlerce yıl kalacak halimiz yok ama bir iddiamız var. Bizi biçtikleri gömleği biz giymeyeceğiz. Bu iddialarımıza ne kadar isyan ederlerse etsinler bize biçtikleri gömleği ne kadar yakıştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar artık biz yakıştırmayacağız”

Halit Solhan / Kızıltepe Ekspres Haber

Furkan

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER