banner113

Kurtay;”Mardin Barosu'nun Açıklamasını Reddediyorum.”

Türkiye Barolar Birliği Delegesi Av.A.Aziz Kurtay, zinayı ve cinsel sapkınlığı mahkûm eden hutbesinden ötürü linç girişimine muhatap olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a ise destek verdi.

Kurtay;”Mardin Barosu'nun Açıklamasını Reddediyorum.”

Türkiye Barolar Birliği Delegesi Av.A.Aziz Kurtay, yaptığı açıklamasında;"

Mardin Barosu, Diyanet İşleri Başkanı'nın dini inanç temelindeki beyanlarına karşın Ankara ve Diyarbakır Barolarının  kınama  açıklamasına düşünceyi açıklama hürriyeti ve Avukatlık kanunun kendilerine yüklediği insan onur ve yaşamını korumaya yönelik hak ve yükümlülük çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle dayanışma açıklamasında bulunmustur.              
                                                                           Bilinmektedir ki; Sayın Diyanet İşleri Başkanı'nın beyanları din adamlarının anayasada ve kuruluş kanununda teşkilata verilmiş uyarma görevi kapsamında olup, Anayasal görevi gereği nesil güvenliği, sağlık hakkının korunması ile ifade özgürlüğü niteliğindedir. Hiç kimse din insanlarının bu beyanları dolayısiyla uyaramaz,kınayamaz.

Mamafih; Zina ve eşcinselliğin İslam dininin temel yasaklarından olduğuna inanıyor ve Cuma hutbesindeki meşru uyarıları destekliyorum.                  

Üyesi olduğum Mardin Barosunun temel işlevinin meslek örgütü olduğunu hatırlatırım. Bizler adına baromuzun belirttiğim baroların açıklamalarına destek açıklaması yapması büyük bir talihsizliktir.

Hutbede zikredilen günahları Sayın Baro Başkanım ve imzacı hicbir yönetim kurulu arkadaşımın tasvip etmediğine inanıyorum.

Ancak; üyelerinin farklı din, inanç ve görüşlere sahip olduğu Mardin Barosu; sadece bu kesimin fikirlerini esas alması ve onlaŕın düşünceyi açıklama  hürriyetlerine sahip çıkması adil değildir. Oysa toplumun büyük çoğunluğunun kutsal saydığı din ve inanç temellerine hakaret niteliğindeki Ankara Barosunun kınama açıklamasi ötekileştirici ve kutuplaşmayı artırıcı niteliktedir.

Dine hakaret ve aşağılayıcı beyanlar ne zamandan beri düsunce ve ifade özgürlüğu kapsamına alınmistır. Bu bağlamda;

Yeniden Ankara Barosunun açıklamalarının dikkatlice okunmasinı tavsiye ederim:
Diyanet İşleri Başkanı için “sesi çağlar öncesinden gelen şahıs” ibareli aciklamanın “inanç aşağılaması” olduğunun ve “inanca yönelik hakaret” içerdiğinin farkında mıyız? 

devamında, "...bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleri ile aynı zihinsel ve doğmatik sınırlara sahip olmak" ve "Diyanet İşleri ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmama- lıdır" ifadeler düsunce ve beyan hürriyeti midir? Maksat aşılmamış mıdır? Düşünce ve ifade hürriyetinin bir sınirlaması yok mudur? Herkes dilediğine hakaret etme, aşağılama hakkına sahip midir?  

Günahın muhataplarından tek ses çıkmamışken Ankara Barosunun anayasal kurumu ve başındaki zatı ve inanç sahiplerini aşağılayıcı sesi neden manevi atmosferinden haz almaya çalıştığımız bu mübarek ayında gürledi ? Biz inançlı insanlardan bu intikamın nedeni ne?

Bu duşüncelerle Baromuzun infial yaratan Ankara Barosunun açıklamasına salt kanunun kendilerine tanımış olduğu insan haklarını koruma görevini yerine getirdiginden dolayı destek ve dayanışma açıklamasına karşı olduğumu, bu beyanlarının bizleri temsil etmediğini ve Baromuzun yönetim kurulunun acilen toplanarak tüm üyelerini zan altında bırakan ve üzen bu açıklamadan dönülmesi yönünde karar ıttıhazını ve bunun kamuoyu ile paylaşmasının Baromuzun kurumsal kimliģinin fazla hasar görmemesi adına zaruri olduğunu belirtirim"dedi.

Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2020, 18:17

Furkan

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER