Haliç Kültür Merkezi'nde, Vizyon Belgesi'nin açıklanacağı toplantıyı 4 binin üzerinde davetli takip ediyor. Erdoğan'ın çocukluğundan cumhurbaşkanlığı seçimine uzanan hayat hikayesinin yer aldığı belgeselin yayınlanmasının ardından, Uğur Işılak'ın bestelediği yeni seçim şarkısının da tanıtımı yapıldı. Ardından Başbakan Erdoğan Vizyon Belgesi'ni açıklamak üzere sahneye çıktı. Sahneye eşi Emine Erdoğan ile el ele çıkan Erdoğan salonu selamladı. Erdoğan konuşmasına Uğur Işılak'a teşekkür ederek başladı.
HERKESE TEK TEK TEŞEKKÜR EDİYORUM
"Öncelikle  Uğur Işılak kardeşimize teşekkür ediyorum. Gönlümüzü son bestesiyle  güftesiyle fethetti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hazırladığımız  vizyon belgesinin tanıtım toplantısı vesilesiyle her birinizi yürekten  selamlıyorum. Birazdan detaylarını paylaşacağımız bu vizyon belgesinin  ülkemiz milletimiz demokrasimiz için hayırlar getirmesini rabbimden  niyaz ediyorum. Yazar, sporcu tüm dostlarımıza, STK temsilcilerine,  bakan vekil arkadaşlarımıza, özellikle AK Parti teşkilatının  mensuplarına gönülden şükranlarımı sunuyorum. Yazılı ve görsel  medyamızın da tüm temsilcilerine hoş geldiniz diyorum. Sesimizin  Türkiye’ye dünyaya duyurulmasında emeği olan herkese tek tek teşekkür  ediyorum.
ARTIK BAŞKANIMI KENDİM SEÇMEK İSTİYORUM DEDİLER
10  Ağustos 2014’te Türkiye ilk kez cumhurbaşkanını doğrudan milletin  oylarıyla seçecek. AK Parti’nin genel başkanı ve Başbakan olarak 2007’de  yaptığımız değişiklikle, halkın seçmesini sağlamış olmanın büyük bir  memnuniyetini yaşıyorum. 2007 yılında bu anayasa değişikliğini  gerçekleştiren TBMM’ye huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.  Anayasa değişikliği dönemin cumhurbaşkanı tarafından önce veto edildi,  sonra halk oylamasına götürüldü. 21 Ekim 2007’deki halk oylamasında aziz  milletimiz yüzde 69 oy oranıyla evet diyerek bu değişikliğin  gerçekleşmesini sağladı. Bu şu demektir, artık ben başkanımı kendim  seçmek istiyorum, vekiller vasıtasıyla değil.
MİLLETÇE ÇOK ÇALIŞTIK
Bundan  iki afta önce 28 Haziran’da dünya tarihini değiştiren çok önemli bir  olayın yüzüncü yıl dönümünü yaşadık. 1914’te Saraybosna’da Avusturya  Macaristan imparatorluğu veliahtı öldürüldü, bunun ardından Birinci  Dünya Savaşı başladı. Maalesef bu savaşta ağır bir yenilgi aldı. Savaşın  ardından Ortadoğu balkanlar haritaları değişti. Bugün sahip olduğumuz  sınırlar çeşitli ülke orduları tarafından işgal edildi. Gazi Mustafa  Kemal 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı. Anadolu’daki tüm güçleri birleştirdi.  Kurtuluş savaşımız büyük bir zaferle sonuçlandı. 29 Ekim 1923’te Türkiye  Cumhuriyeti kuruldu. Halk çok uzun yıllar savaşmış bir halktı. Ülkenin  tamamına yoksulluk hakimdi. Gerek kurtuluş savaşımız gerek cumhuriyetin  ilanı halkımıza umut ve cesaret aşıladı. Milletçe çok çalıştık.  Dedelerimiz ninelerimiz her yerde çalışarak, ter dökerek, yok olmanın  eşiğindeki milleti yeniden dünya sahnesine taşıdılar.
MADDE MADDE VİZYON BELGELERİ GALERİSİ İÇİN TIKLAYIN
TÜRKİYE DEĞİŞİMİ YAKALAYAMADI
İkinci  dünya savaşının yaşandığı bu zor yıllarda Türkiye çok zor dönemlerden  geçti. Türkiye yazık ki bu değişimi yakalamadı, yakalayamadı. Şu hususu  hatırlatmak durumundayım. 1945’te neredeyse tamamen yıkılan Almanya kısa  zamanda kendisini toparladı dünyanın en büyük güçlerinden biri oldu.  Japonya aynı şekilde değişimin ruhunu anladı ve dünyanın en güçlü  ekonomilerinden birine sahip oldu. Avrupa’nın bir çok şehri yıkılmasına  rağmen, toparlandı. Yanı başımızda Avrupa savaşın ardından böyle büyük  bir değişimi başlatırken maalesef Türkiye izlemek zorunda kaldı.
ÖNCE MİLLET SONRA DEVLET
1950’li  yıllar çok partili dönem. Türkiye’nin her alanda sıçrama gösterdiği bir  dönem oldu. Gerek Menderes gerekse Celal Bayar ile başlayan o süreç  dönüm noktasıydı. Bu sıçrama dönemi 1960 darbesiyle çok ciddi şekilde  kesintiye uğratıldı. 60’ları 70’leri kayıp yıllar olarak yaşadık.  1980’leri 12 eylül darbesinin gölgesinde kayıp yıllar olarak yaşadık.  1990’lar koalisyonların hüküm sürdüğü, terörün ağır kayıplar verildiği,  demokrasinin insan hayatının önemsenmediği yıllar oldu. 2000’li yıllara  bu şekilde ulaştık. Biz gelmeden önce hakim olan şuydu. Önce devlet  sonra millet. Biz geldik bunu tersine çevirdik. Önce millet sonra  devlet.
CİDDİ BAŞARILAR ELDE ETTİK
Halkın  arzu ettiği bu değişim, bizden önce maalesef hiçbir zaman karşılanmadı.  Halkın değişim isteği reddedildi. Görmezden gelindi. Demokrasi  isteyenler özgürlük isteyenler, hak isteyenler kimi zaman kanlı şekilde,  kimi zaman işkenceyle, zorbalıkla baskıyla sindirildi. 2000’li yıllara  geldiğimizde değişim isteği ertelenemez hale gelmişti. Toplumun değişim  arzusu devleti ve siyaseti zorlamaya başlamıştı. İşte Ak Parti 2001  yılında, toplumun değişim arzusunun tezahürü olarka ortaya çıktı. Geriye  dönüp 91 yıllık tarihimize baktığımızda elbette gurur duyacağımız bir  tabloyla karşılaşıyoruz. Gerçekten çok ciddi başarılar elde ettik. 91  yıl içinde her zorluğa da sabrettik. Değişim umudumuzu hep diri tuttuk.  Zorbalığın yasakların yolsuzlukların ilelebet sürmeyeceğine inandık ve  bu inancın umuduyla ayakta kaldık.
DEĞİŞİME DİRENİLMESİ AĞIR BEDELLER ÖDETTİ
1940’lardan  itibaren devletin ve kurumların değişime direnmesi çok ağır bedeller  ödetti. 91 yıllık cumhuriyet tarihimiz içinde yaşanan olumsuzlukların  büyük çoğunluğu sistemin değişime direnmesinin sonucu olarak ortaya  çıkmıştır. Dersim’de yaşanan acı hadise, halkın hak taleplerine kulak  tıkamasının bir eseridir. 1940’lı yıllar boyunca kapatılan camiler,  yasaklanan kuran eğitimi, milletin manevi değerlerine duyarsızlık  değişime yönelik direncin eseridir. Hapse atılan yazarlar, sürgüne  gönderilen yazar ve sanatçılar, faili meçhuller devletin yani statükonun  değişime direncinin eseridir.
Başörtüsü sorunu statükonun değişime olan direncinin neticesidir. Terör meselesi statükonun değişime olan direncinin, farklı olana tahammülsüzlüğün neticesidir. Sünni kardeşlerimizin, alevi kardeşlerimiz, Hristiyan Musevi vatandaşlarımızın, yazarların sanatçıların düşünürlerin on yıllardır çektiği acı sistemin değişime olan direncinin eseridir. Faili meçhuller işkence Diyarbakır Mamak Metris Cezaevi statükonun değişime olan direncinin neticesidir. Devlet değişimden korkmuştur, rejim değişimi tehdit olarak görmüştür.
SÜNNİNİN HAKKI KADAR ALEVİNİN HAKKINI DA SAVUNDUK
42  bin denek üzerinde yaptığımız kamuoyu araştırmasında, nasıl bir siyasi  parti, buna ihtiyaç var mı, bütün araştırmaları yaptık, adımımızı da  böyle attık. Çünkü biz o dönemde bir çok zulümleri yaşadık.  Arkadaşlarımızın içerisinde yavruları üniversiteye gidemeyen aileler  vardı. Kısacası damdan düşenlerin aramızda olduğu bir yapıydık. Milli ve  manevi değerleri reddedilen, sürekli inkar ile karşı karşıya kalan  kimselerdir. Siyasi görüşleri inkar edilen, partileri her daim kapatılan  bir harekettir. AK Parti’yi kurarken kendi sorunlarımızı değil, her  sorunu kendimize dert edindik. 12 yıl boyunca da başörtüsü özgürlüğü  kadar ifade özgürlüğünü savunan biz olduk. Meslek liselerinin imam hatip  liselerinin açılmasını savunduğumuz kadar farklı dilde yayını savunduk.  Sünninin özgürlüğünü savunduğumuz kadar alevinin de özgürlüğünü savunan  biz olduk.
77 MİLYONUN HAKKINI GÖZETTİK
İnsanların  inançlarının gereğini yerine getirme özgürlüğünü savunurken, Müslüman,  Hristiyan, Musevi ayrımı yapmadık. Büyük baskılara engellemelere, hatta  şiir okuduğu için hapse mahkum olmuş bir kadroyduk. Göreve geldiğimizde  kendi dostlarımızı çevremizi değil 77 milyonun hakkını gözettik.  Kendisini koruma altına alan devlet 77 milyona baskı üretir. Milletini  kendisine tehdit olarak devlet, milletini hırkalara ayırır. İşte bunu  söyledik. Ve ülkemiz kadar siyaset kadar devleti değiştirmenin  mücadelesini verdik. Dünün mağdurlarıyken, bugünün mağrurları olmadık.
AKŞAM SABAH HÜKÜMET YIKAN MAFYA ŞEBEKELERİ VARDI
Dünün  madurları olarak bugün de 77 milyonun mağduriyetini gidermek için  mücadele ettik. Biz demokrasi istedik, hem de herkes için demokrasi  istedik. Herkes için özgürlük istedik. Bu nedenle 12 yıl boyunca  reformlar gerçekleştirdik. Her türlü vesayetin karşısında dimdik durduk.  Tüm darbe girişimlerine, komplolara tuzaklara itiraz ettik. Her türlü  çeteyle mücadele ettik. Her türlü mafyayla mücadele ettik. Çeteleri  temizledik. Akşam sabah hükümet yıkan hükümet kuran mafya şebekeleri  vardı. Artık millet sandıkta hükümeti kuracak dedik ve bu adımı böyle  attık.
ÇETELERİ TEMİZLEDİK
Darbe  girşimleri yapan çeteleri temizledik, sokakta insanların ensesine bir  kurşun sıkarak karanlıkta kaybolan çetelerle mücadele ettik. Devleti  değişime karşı koruyan çeteleri temizledik. Azınlıklara zulmeden  çeteleri temizledik. Türkiye’nin en iyi zamanlarında, gençleri sokağa  döken, sokakları şiddete, ülkeyi istikrarsızlığa mahkum etmek isteyen  çeteleri temizledik. Hoşgörü görüntüsüyle büyüyen, hizmet eğimi istismar  eden, devletine ve milletin ihanet bayrağı açan çetelere de göz  yummadık.
PENSİLVANYA'DAN İDARE EDİLEN ÇETEYE DE EYVALLAH DEMEDİK
Pensilvanya’dan  idare edilen, Türkiye’yi eski Türkiye’ye döndürmeye çalışan çeteye de  eyvallah demedik. Elbette mükemmel bir yerde değiliz. Yapacağımız çok iş  var. tüm sorunları çözüme kavuşturmuş değiliz, ancak eğer Türkiye  milletin değişim taleplerini daha önce görebilseydi bütün çok farklı bir  Türkiye’de yaşıyor olacaktık.
ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM
Düşünebiliyor  musunuz iktidarımıza kadar 16 ayda bir seçim yaşanan bir ülkeydik.  Böyle bir ülkede istikrar güven olur mu? 12 yıl boyunca önümüze engeller  çıkmamış olsaydı, eski Türkiye’nin aktörleri direnmeseydi bugün farklı  bir yerde olabilirdik. Bizzat ben, defalarca ölüm tehditleri aldım, çok  somut suikast girişimleri son anda önlendi. 94’te başkanlık için sahada  seçim çalışmaları yaparken tehditler aldık, Samandıra’da bir arkadaşımız  şehit edildi. Hatırlayın o zaman medya başlıklarını. “Artık muhtar bile  olamaz” “Artık siyasette hayatı bitti” Cezaevinde de tehditler aldım.
ISMARLAMA ADAYLARLA YARIŞA GİRİYORLAR
Şimdi  de ne diyorlar? Aday olamaz. Kim diyor? Muhalefet. Çekilmesi lazım. Bu  ülkede anayasa yasalar varsa orada zaten yazıyor. Açın şu anayasayı  okuyun ya, göremiyorlar. Kendileri yarışa giremediği gibi ısmarlama  adaylarla yarışa giriyorlar. Bunların durumu bu.
HEP BİRLİKTE DİK DURDUK
Partimizi  kurarken iktidardayken tehditler aldık. Danıştay saldırısı üzerimize  yıkılmak istendi. Hükümetimiz düşürülmek istendi. Arkadaşlarım aynı  şekilde, genel başkan yardımcılarım aynı şekilde. Bakan arkadaşlarım  aynı şekilde. Partim defalarca tehdit edildi, kapatma davasına maruz  kaldı. Düşünebiliyor musunuz, parlamentonun üçte ikisine sahip bir parti  için kapatma davası açılıyor. Hiçbir zaman millet ne derse o değil, biz  ne dersek o, anlayış bu. Ailelerimiz milletvekillerimiz hep birlikte  dik durduk. Bu iş de geri püskürtüldü.
BASKICI BAŞBAKAN BU KADAR HAKARETE MÜSAADE ETMEZ
Bitti  mi, bitmedi. 17-25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı, inanın  Yassıada benzeri mahkemede yargılanıyor olacaktık. İşte bütün bu  tehditlere karşı cesaretle direndik. Kendimiz adına değil ülkemiz adına,  geleceğimiz adına biz bu mücadeleyi verdik. Şurası son derece önemli,  sandığa giden yolu biz her zaman açık tuttuk. Bir baskı rejimi halkın  önüne sandık getirmez. Özgürlük karşıtı bir hükümet basına bu kadar  özgürlük zemini sağlamaz. Baskıcı bir başbakan, kendisine her gün  hakaret edilmesine müsaade etmez. Özgürlükler ihlal edildiğinde de  yasaların dışında mahkemelerin dışında başvuracağımız hiçbir merci  olmadı.
ESKİ TÜRKİYE ESKİDE KALDI
Eski  Türkiye devletin etrafına kümelenmiş seçkincilerin, elitlerin, çetelerin  dışında herkes için karanlık Türkiye’ydi. Hepimiz eski Türkiye’nin  acılarını yaşadık. Eski Türkiye artık eskide kalmıştır. Eski Türkiye’nin  kapıları kapanmıştır. Halkın değişim talebi nihayet kendisine diriliş  zemini bulmuştur. Bu değişim sadec AK Partilileri kapsayan değil 77  milyonu kapsayan bir değişimdir. Bizi sevsin yada sevmesin, herkes bu  değişimden olumlu yönde etkilenmiştir. Cumhurbaşkanının halk tarafından  seçilmesi bu değişim arzusunun artık ortaya çıkmasıdır.
KILIÇDAROĞLU BÖYLE BİRİ
TBMM’de  dün kabul edilen yasa, terör meselesinin çözümünde inşallah yeni bir  dönemi başlatacaktır. Terör Türkiye’nin can alıcı bir meselesi olmaktan  çıkmıştır. Eski Türkiye’den bugüne gelen bir başka sorun var, anayasa.  Bunu da halletmemiz gerekiyor. Özgürlükçü katılımcı anayasa yapmak için  samimi mücadele verdik. Kardeşler, 326 vekile sahipken biz dedik ki  bizden 3 vekil olsun. Diğerleri toplam 220 üçer de onlar verdi, sizden  9. Onu da kabul ettik. Çalışmalar başladı bir noktaya geldik. 47 madde  hepsinin altına dört siyasi parti imzayı atıyor. Ana muhalefetin başı  çıktı dedi ki, biz bu 47 maddeyi geçirmeye hazırız. Ben hemen talimat  verdim. Hemen süratle çıkarmaya varız. Arkadaşlarım ziyaret ettiler,  aldıkları cevap şu. Diğer iki partinin de buna oy vermesi lazım.  Kardeşler, işte bu Kılıçdaroğlu böyle biri.
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU MUHALEFET
Eğer  iş yapmak isterseniz çözüme siz de destek verirsiniz. Türkiye’de en  önemli sorun muhalefet sorunudur. Muhalefetin dürüst olduğu bir ülkede  sizin sıçramanız da çok daha güçlü olur. Eski Türkiye’den bugüne  aktarılan, o muhalefet anlayışı ciddi bir sorundur. Muhalefet ne yazık  ki kendisini değiştirmemiş taleplere duyarsız kalmıştır. Muhalefete  gönül vermiş vatandaşlarımız, bu değişimi kendi elleriyle  gerçekleştireceklerdir.
ABDULLAH BEY'DE BUNU YAŞADIM
Eski  Türkiye’den bugüne ulaşan bir başka sorun da cumhurbaşkanlığı  makamıdır. 1960 darbesiyle cumhurbaşkanlığı makamı rejimin bekçiliğini  yapan bir makama dönüştürüldü. Statüko, cumhurbaşkanlığı makamını da  milletin karşısında konumlandırdı. Abdullah Bey'de bunu yaşadığım için  damdan düşenim, biliyorum. Milletin Meclis'in değişim arzusu en başta  cumhurbaşkanlığı makamı tarafından frenleniyordu.
CUMHURBAŞKANI İCRANIN BAŞIDIR
Bu  yarışta bizimle beraber olan iki partinin adayı ne diyor? ''Ben icranın  başı değilim'' diyor. Tavsiye ederim anayasayı okumasında fayda var.  Devletin başının cumhurbaşkanı olduğunu 104’ncü maddede görür. İcranın  başıdır. O demeden çok engeller olur. Biz siyasi tarihimiz boyunca  cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini savunduk. 1993’te  mitingler düzenlerdik. 2007’de cumhurbaşkanlığı seçmemiz  engellendiğinde, anayasayı değiştirdik ve cumhurbaşkanlığı makamının  anlamını da değişime tabi tuttuk. İşte bir ay sonra halk cumhurbaşkanını  seçecek.
CUMHURBAŞKANI NE DEMEK? "CUMHUR BAŞKANI"
Ben  'halk başkanını seçecek' dedim, bu beyler bundan rahatsız oldular.  Diyorum ya bilmiyor, anlamıyor. Cumhurbaşkanı ne demektir? Cumhur  başkanı. Cumhur halktır, başkan da onun başkanıdır. Bunu iyi incelese  yakalayacak işi. Statükonun bekçisi olan değil milletin tarafını tutan  bir cumhurbaşkanı anlayışı ülkemize hakim olacak.
BU BELGE BAŞVURU KAYNAĞI OLACAK
Bugün  açıklayacağımız vizyon belgesi işte bu yeni dönemin yol haritasını  ihtiva ediyor. Bunu tabi ben ve üç beş arkadaşım değil, geniş bir ekiple  bu vizyon belgesini hazırladık. Haftalarca bunun üzerinde çalışmalar  yapıldı. Bizzat katıldığım toplantılarla da nihai sonuca vardık.  Cumhurbaşkanı olarak Türkiye için nasıl bir ufuk ön gördüğümüzü bu  vizyon belgesinde bulacaksınız. Eğer milletimiz takdir eder  cumhurbaşkanı seçilirsek, hedeflerimizi, yaklaşımlarımızı kayıt altına  aldık. Bu belge hem bizim hem de 77 milyonun başvuru kaynağı olacak.  Özet halinde paylaşmak istiyorum.
YENİ TÜRKİYE YOLUNDA
Cumhurbaşkanlığımız  süresince, yol haritamız olacak vizyon belgesi “Yeni Türkiye Yolunda”  ismini taşıyor. Altında şunu göreceksiniz. Demokratik yönetim, refah  toplumu ve öncü ülke başlıkları bulunuyor. Neyi kast ediyoruz? 12 yılda  ülkemizin dört alanda dönüşmesine yollar açtık. Demokratikleşme refah  şehirleşme uluslararası ilişkiler. 12 yıl evveline göre çok daha  demokratik bir ülkedir. Demokratikleşme hedefimizden taviz vermedik.
HER ALANDA DÖNÜŞÜM
Üçüncü  dönüşüm şehirlerimizde olmuştur. Elitist anlayışın milletimize reva  gördüğü hizmet mahrumiyetine son verdik. Şehirlerimizi parklar,  okullarla donattık. Yerel demokrasiyi güçlendirdik. Şehirlerimizin  tarihi karakterleri yeniden ortaya çıkmaya başladı. Dördüncü dönüşüm  uluslararası ilişkilerde oldu. Ülkemizin adı dünyanın geniş  coğrafyasında itibar ve muhabbetle anılmaktadır. Türkiye kriz endişesi  içinde olan değil, herkesin geleceğe güvenle baktığı bir ülkedir.  Eğitime baktığınızda okuma oranının yüzde 100 oranında olduğunu  göreceksiniz. Artık yavrularımız kitaplarını, benim yaş kategorimde  olanları söylüyorum, biz okumak için kitabımızı bulamazdık.  Abilerimizden notlarını isterdik. Parayla alacağız, vermezdi bize.  Çalakalem hocamız dersleri anlatır, biz not alırız. Gençler bakın şimdi  biz sıralarımızın üzerine okullar açılırken kitapları ücretsiz olarak  koyuyoruz. Şimdi yeni bir adım daha attık. Nedir o? Artık etkileşimli  tahtayla, tablet bilgisayarlarla artık derslerini takip edecek. Şimdi 10  milyon tablet bilgisayar ve bütün sınıflara etkileşimli tahta olacak.  Üç yıl içinde bunu da gerçekleştireceğiz.
TÜRKİYE HER YAŞAM TARZININ SERBESTÇE YAŞADIĞI ÜLKEDİR
Artık  Türkiye yardım alan değil yardım veren bir ülkedir. Takip eden değil  takip edilen bir ülkedir. Göreve geldiğimizde Türkiye’nin yardım eli, 45  milyon dolar. Şimdi 3,5 milyar dolar. Dünyaya yaptığımız yardımlar.  Türkiye artık kıyafeti veya inancı yüzünden okul ve devlet dairesi  kapılarından kovulanların değil, her yaşam tarzının serbestçe yaşadığı  ülkedir. Kızlarımız yurt dışına kaçıp gittiler. Ben de kendi kızlarımı  yurt dışına gönderdim. Benim kızlarım ABD’de okuyabiliyor, benim ülkemde  okuyamıyor. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya. Ne oldu? ülkemiz  bölündü mü? Parçalandı mı? Öğrencilerimiz arasında sıkıntı mı var, yok.  2023 ki bu bizim bir tayin ettiğimiz bir hedeftir, milletimiz için büyük  bir hedeftir. Cumhurbaşkanını kendisinin seçmesi kararını da 2007’de  halk oylamasında muhalefete rağmen milletimiz kendisi vermiştir. Siyasi  sınırlarımız bizim medeniyet atılımlarımızı asla sınırlayamaz.
4 TEMEL HEDEF
Amacımız  2023 yılında yani cumhuriyetimizin yüzüncü yılında şu dört temel hedefe  ulaşmaktır. Demokrasiyi daha da geliştirmek, toplumsal refahı  yükseltmek, dünyada öncü ülkeler arasında olmak. AK Parti iktidarıyla  başlayan yeni Türkiye’yi inşa süreci, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle  en parlak dönemine ulaşacaktır. Bizim yönetim anlayışımız milletimize  saygı ve güvene dayanıyor. Biz milletimize efendi olmaya değil hizmetkar  olmaya geldik. Yönetim anlayışımız millet merkezlidir. Eski ve yeni her  türlü vesayete karşıdır. Büyük düşünen vizyoner bir anlayıştır. 2023  yılında o yolculukta demokrasimizi güçlendireceğiz. Bugüne dek  başardığımız demokrasi alanındaki reformları, eski tek tipçi, paralel  kalıntıları bertaraf ederek daha da geliştireceğiz. Bizim muhatabımız  millettir, gelecektir. Biz geleceğin peşindeyiz. Bizim mayamız  birliktir, biz birliğin peşindeyiz. Biz inşaanın peşindeyiz. Bizim  davetimiz çoğulcu eşitlikçidir. Biz demokrasinin peşindeyiz. Biz taş  üstüne taş koymuş herkesi kucaklıyoruz, kimseyi reddetmiyoruz.
KİMSENİN KENDİNİ ÖTELENMİŞ HİSSETMEDİĞİ BİR TÜRKİYE
Bu  ülkenin Müslüman olsun farklı dinlere mensup olsun her bir vatandaşı,  her etnik kimlikten her farklılığa sahip vatandaşı bizimdir. Türkiye’nin  geleceğine sahip çıkan herkesle birlikteyiz. Yeni bir anayasa öncelikli  gündem maddelerimiz arasındadır. Milletimizin güven duyacağı, güç  beklentilerin karşılayacak bir anayasa olmazsa olmazdır. Milletin güven  duygusuna hitap eden bir anayasa şarttır. İnanıyoruz ve biliyoruz ki  milletimiz 95 yıl önce başardığını bugün de başarmaya azimlidir,  kararlıdır. Yeni bir anayasa yeni bir gelecek demektir. Cumhurbaşkanı  olarak seçilirsek öncülüğü yapmak işlerimiz arasında yer alacaktır.  Etnik mezhepsel her türlü farklılığı kucaklayan, demokratik bir  anlayışın hayata gerçekleştirilmesidir. Türk kürt alevi sünni farklı din  mensupları arasında ayrım yapmadan 77 milyonun tüm sorunlarını çözmek  devletin asli görevidir. 2023 vizyonunda hiç kimsenin kendisini devlet  karşısında, devletin kurumları karşısında ezik ötelenmiş hissetmediği  bir Türkiye tasavvur ediyoruz.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Allah  nasip eder de cumhurbaşaknı olursak çözüm süreci çiin ilgili kurumları  yönlendirmeye, bu sürece sahip çıkmak için mesajları vermeye devam  edeceğiz. Çözüm sürecinin en yakın takipçisi olacağız. Bu kardeşlik  projesini inşallah hep birlikte nihayete erdireceğiz.
PARALEL YAPI
Dini  istismar eden örgütlerin, devlet içinde yapılanmasına, paralel yapı  kurmasına, devletin gücünü kullanmasına elbette izin verilemez.  Demokratik devlet bunun güvencesidir. Devlet din ilişkisini belirleyen  unsur sivilliktir. Toplum kendi dini yaşamını kendisi  gerçekleştirmelidir. Hoşgörü birlikte yaşama ortak mirasımızın demokrasi  ekseninde güçlendirmesini güçlendireceğiz. Ülkemiz için değil bölgemiz  ve dünya için büyük bir örnek ortaya koymuş olacağız.
YARGI TEŞKİLATI
Yargı  teşkilatı, hukuka ve adalet idealine uygun yargılamayı sağlayacak bir  şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı devlet  kurumlarının uyumlu çalışmalarını sağlamak yanında yargının  güçlendirilmesinde rol sahibidir. Vatandaşımızın hak ve hukukunun  gözetildiği, güven veren adalet sistemini birlikte gerçekleştireceğiz.
İKİNCİ ANA BAŞLIK REFAH TOPLUMU
İkinci  ana başlık refah toplumu. Ülkemiz bizim iktidarımızda refah devleti  haline geldi. Bizden önce g20 üyesi bir Türkiye yoktur. Türkiye yerini  aldı. Yani dünyanın en güçlü 20 ülkesi. Genel bütçeden en büyük payı  eğtiime ayırdık. 2002 yılında eğitim bütçesi 11 milyar lirayken, bu  rakam 2014’te 7 kat artarak 78 milyar liraya yükseldi. Biz buyuz. İşte  bu süreci daha da güçlendirerek devam edeceğiz.
OKMEYDANI SSK'NIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA
12  yılda sağlık sektörünü çile sektörü olmaktan çıkardık. Hatırlayın ana  muhalefetin başı SSK’nın genel müdürüydü. Okmeydanı SSK’nın dili olsa da  konuşsa. Genç bir delikanlıyım, sabah erken saatte anacığım beni oraya  gönderir, kuyruğa girerdim, numarayı alacağım, sonra anacığım gelecek  muayenesini olacaktı. İlacını alacaksın alamazsın. Hastanenin  eczanesinde ilaçların yarısı yok. Benim param yok, ama şimdi bunlar  ortadan kalktı. Şimdi gidiyorsun istediğin eczaneden ilaçlarını  alabiliyorsun. Vatandaşlarımızın rehin kalma meselesi bitti. Ölmüş olanı  rehin olarak alıyorlardı. Kimin dönemiydi, işte bunların dönemiydi.  Kamu hastanelerini birleştirdik. Aile hekimliğini başlattık. Dev şehir  hastanelerini başlattık. Hedef 30 büyükşehirin tamamında yapacağız. İlk  etapta 16 tanesini yapıyoruz. Orada yok yok, her şey orada olacak.  Burada bakıyorsunuz üniversite hastanesinde sedye üzerinde taşınan  hastalar var, buralarda bunu göremeyeceksiniz. Dedik ya insanı yaşat ki  devlet yaşasın.
ADALET VE EMNİYET
Adalet  ve emniyette de büyük aşamalar kaydettik. Vatandaşın evinde sokağında  güvenle yaşaması için asayişi geliştirdik. Özgürlüğün korunması  ekseninde yeniden tasarladık. Gençlerimiz bugünün enerjisi yarının  güvencesidir. Gençlik ve spor yatırım bütçesini 15 kat artırdık. 2002  yılına göre yurt yatak kapasitemizi iki katına çıkardık.
AİLE VE KADIN
Kadınlar  gelecek vizyonumuzun en önemli unsurudur. Kadınlarımızın olduğu kadar  kız çocuklarımızın da niteliklerinin geliştirilmesi için çok önemli  işler yaptık. Seçilmemiz halinde kadının bireysel ve toplumsal olarak  daha da güçlenmesi için mücadele edeceğiz.  Evlilik anlayışını her türlü  olumsuzluktan koruyan, aile bütünlüğünü muhafaza eden politikalar  geliştireceğiz.
İKİ BUÇUK KURUŞLA TUVALETE GİDERDİK
Sosyal  devlet ilkesini güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Milli gelirimizi yaklaşık 4  kat artırdık. Paramızdan altı sıfırı attık. Affınıza sığınıyorum,  İstanbul’daki gibi bir yerde delikli iki buçuk kuruşla tuvalete  giderdik, hatırlayın bir milyona tuvalete giderdik. Eskiden milyoner  zengine denirdi. Zengin rakamıyla bize tuvalete gitmeye mahkum ettiler.  Düşürdük ortan altı sıfırı. Enflasyon çatladı, tek haneye düştü. Paramız  itibarlı bir para haline geldi.
FİLİSTİN DAVASI BİZİM DAVAMIZDIR
Diyorlar  ki, tarafsız olmalıyız, Filistin davası bizim davamızdır. Türkiye,  Suriye'deki trajediye çözüm bulunması için çalışmalarını sürdürecek.  Filistin'e, Gazze'ye yapılan saldırı ben sizinle normalleşmede yokum  demektir. Orada kardeşlerimiz öldürülürken biz normalleşemeyiz. Roket  atıldı diyorlar, kaç kişi öldü İsrail'de? Hayatları yalan üzerine  kurulu. Dürüst değiller. Zalimlerin yanında yer alamayız. Irak'ta 49  vatandaşımız IŞİD denilen örgütün elinde rehin. Ey IŞİD, bizim 49  vatandaşımızı bırakmanız gerekir. Eğer Müslümansanız savunmasız  insanlara zulüm etmeniz doğru değil. Bizim dış politikamız barış  üzerinedir.
10 AĞUSTOS'TA YENİ TÜRKİYE'NİN KAPILARI ARALANACAK
10  Ağustos'ta sadece cumhurbaşkanı seçilmeyecek Yeni Türkiye'nin kapıları  aralanacak. Yeni Türkiye, herkesin kendisini eşit vatandaş hissettiği  Türkiye'dir. Yeni Türkiye büyük ve öncü olacaktır. Yeni Türkiye'nin  hayırlı olmasını diliyorum.
 

 
                               
                  



 
                 
                 
                 
                 
                 
               
               
               
               
               
              