YENİ KRALLAR VE PARYALAR

         Bu topraklarda özgürlükler ve demokrasi üzerine öyle çok söz söyleniyor ki, inansanız etrafınız melek dolu sanırsınız. Eski ve tescilli faşistlerin günümüzde kullandıkları dil dahi bizleri aldatabilecek düzeydedir. Ancak kan dökücü ve insan düşmanı olduklarından dilleri sahte duruşlarını ele veriyor. Diyeceğim kapitalist modernitede her siyasi oluşum iktidar olmayı hedefliyor ve yöneteceği alanda kral olmak istiyor ama kendini melek gösteriyor. Bütün idealler sahte sözcüklerin içinde iktidar olma ve yönetme sevdasına dönüşmüş durumdadır. Siyaset dünyası öyle kendini kamufle etmiş ki demokrasi ve özgürlük söylemlerine kanan halk(lar) parya olduklarının artık farkında değil. Daima yeni krallar için oy makinaları olduklarını göremiyorlar.
        Sakine Cansız ve kadın arkadaşlarının katledilmeleri manzaranın berraklığını ortaya koysa da insanlar sahte duruşları anlamakta zorluk çekiyor. Dağda ölen PKK’liler ya da çatışmalarda ölen askerlerin yoksul ailelerin çocukları olması ve bunlar üzerinden sadece politik sözler söyleyerek yıllarca bizleri idare eden yöneticilerin bulundukları siyasi alanda her olayı kendi siyasi ikballeri için ne de güzel kullandıklarını göremiyoruz. Sağcı ya da solcu (hoş, bu ülkede sol siyasi alanda siyaset yapan kadrolara gerçek anlamda rastlamak zor!) siyasetçiler birbirinin aynısı olarak daima milletvekili ve belediye başkanı seçilme kurnazlıklarını göstermektedirler. Kendine sosyalist diyen çok sayıda oluşum ve partinin sadece BDP ve Kürt hareketine destek veren sözleriyle BDP misyonundan (ki en son platform artık HDP olacak? Kürtlerin oylarıyla milletvekilliği düşlemektedirler) milletvekili rozetleri için uğraştıklarını proletarya(?) ya da işçi sınıfı nedense görmüyor. Onlar (baldırı çıplaklar, çarıksızlar) sağlıksız ve vahşi şartlarda iş kazalarıyla öle dursunlar, sosyalist kadrolar ancak Kürt hareketinden bahsederek kendi propagandalarını yapabildiklerini unutmuş olamazlar. Bahsettiğim sosyalist partilerin bağlı oldukları idealler değildir, o ideallere bir sözüm yoktur, sözüm sadece BDP grup toplantılarının en ön sıralarında oturarak kameralara poz veren sosyalist kadrolaradır. Kürt hareketinin faaliyet gösterdiği alanlarda yine en ön saflarda oturup çok güzel görüntü veren ve sadece o konular üzerinden demeçler vererek sosyalist mücadele verdiklerine başkalarını inandırmak isteyenleredir. Ne yalan söyleyeyim, bu işi de iyi beceriyorlar, helal olsun(!)
        Kısacası Kürtleri ve Türkleri (birlikten bahsetmelerine karşın!) ayrı ayrı yıllarca yönetmek isteyenler ve kendi iktidarlarını sürdürmek isteyenler var. Ölenler her iki taraftan da gariban ve yoksul Kürt ve Türk ailelerinin çocuklarıdır. Ne Kürt ne de Türk burjuvazinin ya da kapitalistleşmiş Kürt feodal ağalarının çocukları bu risklere girmemişlerdir. Biz ölümlerin-asla!-olmamasını isteriz. Bu analizimizin amacı ise ölenler üzerinden sadece sözler söyleyerek kırmızı koltuklarını daima garanti edenleri gözler önüne sermek içindir. Bugün parlamentoda bulunan tüm siyasi partilerin iktidar olmanın dışında sevdalarının olmaması bu topraklarda yaşayanların, yönetilenlerin içinde bulundukları çıkmazı göstermektedir. Bizler bu sistemin âdeta mağduru, mecburu ve mahkûmu olduk.
        
YORUM EKLE