banner113

Yaşım “40” Oldu

          Nasıl oldu?  Ne oldu?  Ve nasıl geçti?  Bende bilmiyorum.
 
        Bildiğim tek(bir) şey var, oda yaşadığım anın devinimsel göstergelerinde dolanıp durmam ve sahte gülücüklere;  narin pozisyonlu, porsiyonlar üretmemdir.        
 
        Gün ve haftaların birbiri ile yabancılaştığı çağın serüvenlerinde; sürekli geçen  zamanların ah vahlarına yanıyor ve yaşanacak ömrü; yanlış mecraların sahipli malikânelerinde geçirip gidiyoruz.
 
         Ne diyeyim?
         Merdivenin ilk basamağına ayak basınca; ansız bir argümanın kollukları içinde, yeni  yeni heycanların penceresine dayandım. Hatırladığım kadarı ile ömrün yarısından fazlasını heba etmişiz. Dert görmüş, dert anlatmış ve dert dinlemişiz.
         Nafile endişelerin çarklarında prensiplerimizi tüketmiş ve sağlam görünüşlü delikanlı pozlara aldanmıştık. Hangi yanlışların sarmallığından kurtulmamız gerektiğne kafa yorunca; karşımıza birden bire! Birden fazla grubun menfaatleri çıkyordu. Biri diğerini dosdoğru danslarla ikna ediyor ve sürekli dört ayak üstünde bileniyordu.
         
          Oysa ömür tüketirken farkına vardığım ilk şey; çoklu hovardarlıkların içinde,  birden fazla menfaatleri;  tekli sonzusluklara , saf ve samimi inanışlara kurban ediyor;    kutsal kitabların içinden yeni  yeni  bulduğum haklılık sayfalarını  sağa sola delil gösteriyordum.
 
            Uzun vakit sonra
           Ve ömrün ilk baharında, ilk çiçeklerimi koklarken; radikalleşerek jakobenli hayatlara nam salmıştım.
           Dar bir çevrenin militanlığına bürünürken; yaratılışla gelen renklere  kör; Mazlumlardan gelen seslere sağır olmuştum.
 
***
           Yaşım kırk oldu. Çocuklar büyüyor ve as olan kitaptan öğrendiklerimi  ev fâmilası ile paylaşınca; farkına varıyorum eskiye dair saf nidalarımın…
 
          Kitabımı, kitaplığımı ve bavlun içinde hiç çıkarılmamış, hiç açılmmamış ve hiç okunmamış kitabların tozunu alırken vede  düşünüp taşınırken; habire! İlk namazımı, ilk duamı, ilk Cum’âmı ve hassetten ilk şafak salatımı özlüyorum.
          Kırk yaşımdan sonra ondörtller gibi zıpkın olmak, meydanlarda parmak sallamak, güç ve kuvvet gerektiğini biliyorum. Lakin artık başka hülasalara mürid olmayı hedef ve kazanım hallerime serpiştirmeden;  adem ve insan odaklı, vasıflı hakikatlerle barışmanın zamanına inanıyorum.
 
         Duam şudur ki! Kalan ömrümün siyeri; şahid olacağım şahadetlere, öğrendiğim ilk duama benzesin, kıldığım ilk namazım ve tuttuğum ilk oruc gibi saf olsun, tanıştığım ilk dava insanı gibi katıksız ve temiz olsun.
 
           Vesselam herkese…
YORUM EKLE