SONSUZLUĞUM

Adının derinliği silindi yürek atışlarımın her cümlesinde. Zaman anlamını yitirdi. Koca bir zamansızlık koktu her yanım. Özlem dayanılmaz bir kor… Sensizlik duvarları örüldü aşılması mümkün olmayan. Sessizlik şehirleri kuruldu sesi soluğu çıkmayan. Gönlümün mabude çiçekleri soldu aşk bahçemde.
  Paramparça mazimden arta kalan bir aşkın ceremesi oldu yokluğun. Bir lodosun serin havası okşadı yüzümü ardından. Ümitlerin tükendiği bir anda aşkının müjdecisi oldu o sıcak rüzgâr. Sonra sen düştün aklıma. Nicedir yoktun, terk etmiştin gönül mekânımı. Aslında bilerek yapmamıştın bunu. Yani umursamaz bir halde çekip gitmemiştin, bırakmamıştın beni.
Kim bilir ne kadar kanattılar yüreğini. Kim bilir nasıl da söküp aldılar içindeki sevgini. Çaresizlik sevginden vazgeçirmişti seni. Şimdi daha iyi anlıyorum çaresizliğin ne demek olduğunu. Şimdi daha çok seviyorum seni. Sevgine bir leke gelmesin diye nelerden vazgeçtiğini bilerek…
Karmaşık duyguların aşk adına seni karamsarlaştırdığı zamanlarda bile göstermedin acı yüzünü. Çünkü senin aşkın tertemizdi ve en gerçekti. Çünkü sen, sevginin gerçek haliydin.
Kaç yıl geçti, kaç mevsim eskidi tozlu yüreğimde. Ben, hala ilk günkü gibi aşk dolu gözlerle bakıyorum sana. Bir yüzün eskimedi. Yüzünün eskimemesi, aşkının güzelliğindendi. Aşkının büyüklüğü utandırmıştı yüzünü. Bu yüzden hep aynı baktı. Hep direndi zamana ve de ayrılığa.
Gözlerinin aydınlığı ışıldatıyor her yanını. Parlayan bir güneş olup doğuyorsun yüreğime. Ben, ömrümü kattım ömrüne. Her daim sen yaşa ikimizin yerine. Ben her anımla senim, sen de ben.
Artık üzmeyecek bizi mevsimler. Ayrılığın yüzü silindi artık defterimizden. İsminin her hecesi yansıyacak yüzümde ve ben, her halimle seni yansıtacağım yüreğimde.
  Sonu gelmeyecek bir aşka…

YORUM EKLE