banner113

Siyasi Partiler Halkın Görüşünü Dikkate Alıp Saygı Gösterse;

“Nasıl olsa bizim partilidir, kimi listeye koysak halk ona oy verir" anlayışını yıkmamız gerekmiyor mu? Adı üzerinde milletin vekili, temsilcisidir. Halkın seçme hakkı olduğu gibi, kendisini temsil edecek adayı belirlemesi gerekmiyor mu? Halk siyasi partilerin dayatma sonucu belirledikleri adayları seçmek zorunda değildir. Ama ne yazık ki Seçim barajı, nedeniyle yumuşak siyasi şantajlarla halk çaresiz bırakılıyor. Gerçekten seçileceği bölgeyi iyi bilen, halkın sorunlarıyla birebir ilgilenecek adaylar gösterildiğinde, o bölge hem kalkınacak, hem de sorunları çözülecektir. Partilerin, halka rağmen merkezden, tepeden Bürokrat ataması yapar gibi aday belirme yönteminden kesinlikle vazgeçmesi gerekir. Siyasi partiler aday belirlemede halkın demokratik tercihini dikkate almalıdırlar.
Türkiye genelinde 7 Haziran seçimlerinde halkın partilere tepkisi sandığa yansımıştır. Özellikle Doğu ve Güneydoğudaki, sosyo-ekonomik yapısını, halkın beklentilerini, toplumun yaşam biçimini ne kadar benimsediği meçhul kişileri aday olarak göstermek, memlekete ve partilere sadece kaybettirir.
Partilerin, aday seçimlerinde yaptıkları yanlışlıkları dile getirmek ilk başta sivil toplum örgütlerin görevidir. Son üç dönemdir güneydoğu bölgemizde seçim yarışı ağırlıklı iki siyasi parti arasında geçiyor. Bu durum söz konusu her iki partinin kendilerini vazgeçilmez ve bölgenin tek siyasi sahipleri olarak görüyor olmalıdır ki Milletvekili aday belirlemelerde adet yerini bulsun diye sembolik olarak halka soruyorlar. Fakat karar alma sürecinde halkın beklenti ve görüşünü dikkate almadıkları ortadadır. Her iki partinin bu dayatmacı ve ağalık tavrı halkın demokratik özgürlüğüne saygısızlıktır. Halkın geleceğini ipotek etmeyi hiçbir parti kendisinde hak olarak görmemelidir.
7 Haziran seçimlerinden bu güne kadar, yaşanan şiddet olayları ve siyasi belirsizlikler yüzünden, ekonomi neredeyse durdu. Yaşanan olaylar sonucu yaşamını yitiren insanlar, maddi ve manevi kayıplar artık dayanılmayacak hale geldi. Doğuda ve Güneydoğuda yaşanan şiddet olayları, halkta büyük bir burukluk ve kırgınlık yaratıyor. Normal vatandaşın yaşamını kâbusa çeviren olayların içindeyiz. Bazı yerler yaşanamaz ve çatışma hurdalıklarına dönmüş durumda. Güpegündüz insanların araçları gasp ediliyor. Küçücük masum çocuklar roketlerle, bombalarla paramparça oluyor. Haftalarca sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Tüm bu yaşananların sorumlusu olarak halk siyaset kurumunu görüyor.
Siyasi partileri ve siyasetçileri eleştirirken bireysel (Rant)çıkar, ideolojik yaklaşım ve baskıya boyun eğen bölge halkın çoğunluğu yaşanan bu acı,trajedi ve olumsuzluklarda büyük pay sahibidir.


YORUM EKLE