ÖLÜM ALT EDİLEMEZ

Şöyle bir tez öne sürülse acaba yanlış mıdır: Ölümden kaçanlar, bilincin derinlerinde saklı Tanrı olgusundan da kaçmaya çalışmıyorlar mıdır? Ya da soruyu şöyle soralım: Ölüm korkusu gelip çattığında Tanrı kavramı ve ahretteki ‘belirsizlik’ gün ışığına çıkmıyor mudur?
Çağdaş dünya insanı ölümden hiç mi hiç hazzetmiyor. Sağlık sektöründeki inanılmaz büyümenin nedeni, insanların ‘ölümü erteleme’ faaliyetlerinin bir sonucu değil mi? Hasta olmayan yok gibi. Toplum bir sağlık histerisiyle çalkalanmakta.
Herman Melville ince alegorilerle bezenmiş[1] Moby Dick’de balinalardan, zıpkıncılardan, gemilerden bol bol söz ederken Yunus Peygamber’in öyküsünü ihmal etmemiştir. New Bedford’daki Balinacılar Kilisesinin, kendisi de eski bir zıpkıncı olan, rahibi Mapple Baba, şunu sorar vaazında, “ Nedir Yunus suresinin bize verdiği ders?”(Herman Melville, Moby Dick, Çev: Mina Urgan, Sabahattin Eyüboğlu, YKY, s.88)
Mapple Baba’nın yorumunu aktarmadan önce nefis bir biçimde anlattığı Yunus ve Balina öyküsüne bakalım. Kitapta Yunus’un Tanrı’ya kafa tuttuğunu ve ondan kaçmaya çalıştığını belirtir Melville, Mapple Baba’nın ağzından. Fakat bunun nedeni[2] üzerinde durmaz. Mapple Baba’ya göre, Yunus, Tanrı’nın değil, insanların yaptığı bir gemi ile, Tanrı’nın olmadığı, yalnızca dünya kaptanlarının egemen olduğu ülkelere gideceğini sanıyor. Yafa rıhtımlarında gizlice dolaşıyor ve Tarşiş’e gidecek bir gemi arıyor. Burası Yafa’dan iki bin mil uzakta İspanya’dadır. Cebelitarık’tan hemen sonraki bir yer olan Tarşiş, Yunus için Tanrı’dan kaçabileceği bir yerdir. Melville öylesine güzel anlatır ki, en iyisi alıntılamak: “ Tanrı’nın gözünden kaçacak aklı sıra. Gemiler arasında sinsi sinsi dolaşarak, sıradan bir hırsız gibi, bir an önce denizleri aşmanın kolayını arıyor. Öyle kaçamak, öyle suçlu bakışları var ki, o günlerde polis olsa, Yunus’un bir halt işlediğinden kuşkulanır, onu gemiye daha binmeden enselerdi.” (s.89)
Nihayet Yunus Peygamber, bir gemiye binip Tarşiş’e doğru yola çıkıyor. Fakat yolda büyük bir fırtına kopuyor. Tüm gemi mürettebatı ‘şahlanan’ sular karşısında çaresiz kalıyor. Mürettebat fırtınanın kimin yüzünden koptuğunu bulmak için kur’a çekiyorlar. Kur’a, Yunus Peygamber’e çıkıyor. Bu esnada Yunus da kim olduğunu açıklıyor. Beni-İsrail’den olduğunu, Tanrı’dan kaçtığını anlatıyor. Kendisini denize atmalarını yoksa fırtınanın dinmeyeceğini belirtiyor. Her ne kadar tayfalar acısa da, yapacak başka şey yok. Yunus Peygamber bir çapa ile denize atılıyor. Oradan balinanın karnına. 
Gerisini biliniyor zaten. Yunus tövbe ediyor ve kurtuluyor.
Yunus Peygamber’in öyküsü bize ölümden ve dahası Tanrı’dan kaçamayacağımıza dair ibretlik mesajlarla yüklü. Gelelim Mapple Baba’nın yorumuna, “İnsan nedir ki, Tanrı’sından daha fazla yaşasın.”
Mehmed Uzun, Ölüm Meleğiyle Randevu adlı kitabında (İthaki Yayınları, Der: Muhsin Kızılkaya) ölümden kaçış tema’sı ile ilgili bir anekdot aktarır. Buna göre, adamın biri bir şehre gelip bir handa konaklar. Sakin ve huzurlu bir halde yemeğini yerken, ölüm meleğini karşısında görür. Adam korkar ve eşyalarını toplayıp hem hanı hem de şehri terk eder. Uzak bir şehre gider ve yine bir handa konaklar. Eski huzuru yerine gelmiştir. Fakat ölüm meleği tekrar belirir ve ‘haydi gidiyoruz’ der. Adam şaşkın şaşkın, öteki şehirde neden bir şey söylemediğini ölüm meleğine sorar. Ölüm meleği ‘seni orada gördüğümde ben de şaşırmıştım. Zira randevumuz buradaydı’ der.
Hastalıklar hep ölüme açılan bir kapıdır. Hastalık alt edilebilir. Ama ölüm asla. Çünkü ölüm bazen ‘nedensiz’ de kapıyı çalar.
 
 


[1] Buna örnek: Herman Melville, Beyaz Balina’nın peşindeki öfkeli kaptanın adı için Tevrat’ta kötülüğüyle nam salmış putperest kral Ahab’ı seçmiştir.
[2] Kur’an’da Saffat Suresinin 139-148. Ayetlerinde Yunus Peygamber’in kaçış öyküsüne gönderme vardır: “ Şüphesiz Yunus da peygamberlerdendi. Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu. Böylece Yunus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu. Eğer, o Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların dirilteceği güne kadar balığın karnında kalırdı. (Kur’an-ı Ker’im Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s. 450) Mealde, ayrıca ‘kaçış’ın gerçek nedeninin tefsirlerden hareketle Yunus Peygamber’in kavminin baskılarına dayanamadığı yazılıyor.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Bir yorumcu
Bir yorumcu - 11 yıl Önce

hiç bir şey anlamadım dersem !!