YÖNETİMDE ADALET TİMSALİ: HZ. ALİ

           Hz. Ali yönetim alanına katkı yapan, yönetim kültürünü tohumlarını zor bir dönemdeyken atmayı başarmıştır.Yaşanan kaosları liderlik vasıfları ile kontrol edip, liderlik, hitabet, savaş sanatını anlamak, öğrenmek için Hz. Ali’nin hayatını okumak gerekir.Son asırda bile, devlet adamları bile Hz. Ali’nin yönetim şeklini, kendi ülkelerinde uygulamaya çalıştıklarını görmekteyiz.         Tüm halifelik hayatında, ağır sorumluluklar altında insanların dertleriyle dertlenip, herkese eşit mesafede duran, şefkat, merhamet, adalet, dürüstlük timsali ola gelmiştir.Hitap etiği kesimleri, kitleleri etkilemiş, insanların iç dünyalarında fırtınalara yol açmıştır.
        Bugün insanlığın arayıp, bulamadığı “erdem ve edep” kavramalarını Hz .Ali’nin şahsiyetinde bulmak zor değildir.Hz. Ali valilerine gönderdiği genelgede; “Affetmekten utanmayın.Cezalandırmada acele etmeyin.Emriniz altında bulunan halkın yanlışları karşısında öfkelenip, o an karar vermeyin.Öfkeniz geçtikten sonra kanun neyse onu uygulayın” demiştir.Liderliği, yönetimi sadece bir güç olarak elinde tutup, istediğini cezalandıran, istediğini ödüllendiren yöneticilere en güzel mesaj olsa gerek.Yine bir sözünde “Atamalarda özellikle güvenlik konusunda araştırma yapın, çıkar beklemeden devletin, milletin menfaatlerini konuşabilecek, dile getirecek doğru, dürüst, nazik ve cesaretli yöneticiler seçin” demiştir.Davranışları ve duygularıyla egoist, patronaja dayalı dağıtım, kendi egolarını tatmin eden, itaati seven, basiretsiz idarecilere en güzel örnek teşkil edecek bu sözleri okumalarında fayda olacağı kesindir.O’na göre halk nasılsa yöneticileri de öyle olur.
       Kendi halkına; “Görünüşte yanımdasınız ama gerçekte yoksunuz; gerçekte kölesiniz ama kendinizi efendi zannediyorsunuz.Size hikmetli sözle söylüyorum, siz kaçıyorsunuz.Vücutları yanında olup da, akılları kendilerinden uzakta, arzu ve istekleri değişik olan insanlar; size yaptığım konuşmalar taşları bile yumuşattır” sözü sayısal çoğunluğun başarı değil, tarihte yenilgi getirdiğini; Bedir Savaşındaki Müslümanların niteliksel üstünlükleri ile kazanıldığına işaretidir adeta.
       Hz. Ali’nin “Müslüman olsun olmasın herkese eşit davranın.Müslümanlar kardeşleriniz, Müslüman olmayanlar ise sizin gibi bir insandır” sözü ile insanlara tümüne adaletli bakmış, din, dil, ırk ayrımcılığı yapmadan, “adalet” ilkesinden taviz vermeden hükmetmişti.İnsanların kişisel hakları ve kul hakları konusunda Müslüman ve gayrimüslim ayırımı yapmaz, yapanları da uyarır.Dünya menfaatlerine boyun eğmezdi.Muhtacın, yetimin, ihtiyaç sahiplerinin ve devlet menfaatlerini sonuna kadar korurdu.Heybetli, cesaretli, güçlü ve kuvvetliydi, ama güçsüzün, yetimin, öksüzün yanında, melun gözü yaşlı, güçlü yürekli birsiydi.Tüm insanlık için göz yaşı döküp, dua ederdi.
       Güçlünün güçsüz üzerindeki kontrol mekanizması oluşturmaya çalıştığını dünyanın değişik yerlerinde; özellikle Müslüman coğrafyasında görüyoruz.Alt kademedeki halkı ezmek, haklarından mahrum bırakmak, kendi çıkarları için halkına sırt dönmek, insanlığın zayıf, zorbalık ve izansızlık halkasındaki resmi olsa gerek.İnsanlığın hangi dininden, milletinden, ırkından olursa olsun, adaletli, haysiyetli, basiretli, karakterli liderlere ihtiyaç vardır.Dünyanın devletin, milletin malında ve canında gözü olamayan gönlü ve gözü tok, vicdanlı liderlere ihtiyaç olduğunu söylemekte yarar vardır.
YORUM EKLE
YORUMLAR
s.a
s.a - 11 yıl Önce

adalet teceli et artık

hoca
hoca - 11 yıl Önce

dört halifeden sonra adelet kalmadi

aliş
aliş - 11 yıl Önce

müslümanlar arasında barış sağlanmadan dünyada adalet olmaz

fuat
fuat - 11 yıl Önce

müslüman müslüman olsa adalet kendiliginden ortaya oluşurdu.