banner113

Köşeyi Dönmek İstersen, Gel Sende Bize Takıl.!

  “Bu tabirde nereden çıktı” Der gibisiniz.  Açıkçası fazladan kafa yorduğumu iddia edecek değilim. Zira yıllar öncesinde öylesine göz attığım bir kitabın içinde kullanılan bir cümle öbeği idi. Size önerim, yazının başlığına dalıp zihin fırtınalarına kapılacağınıza; girizgâhtan başlayarak okumanızdır.

 

Başlangıçta “Köşe dönmek” tabiri ile izdivaca kalkışmayanların endişelerini haklı gösterecek bir kavilikte meramı anlamlandırmayabilirim. Çünkü bu beni ve endişe duyanları aşan bir mevzu olduğunu biliyorum. O halde niye yazıyorsun? Diyenlere söyleyeceğim şu: Tüm meselem, izdivaçtan önce nikâh süresini uzatmaktır. Gaye, nişanı atmaktır/bozmaktır.

 

Gel gör ki;  tek başına enteresan bir anlam barındırmayan sözcükler; bir araya gelip sıralı bir cümle haline geldiğinde; sizleri ürküten/heyecanlandıran/sinirlendiren ve hatta abuklaştıran bir kavram ve manalar bütünlüğü ile karşı karşıya bırakabilir ve iyiden iyiye sizleri bağımlı hale de getirebilir.

 

Bu vesile ile tekil olarak değişmeli bir anlam ifade etmeyen, köşe/ dönmek/ istemek/ bize/ takılmak gibi kelimeler, birbirlerine bağlandığında; “Köşeyi dönmek istersen, bize takıl” anlamındaki cümle bütünlüğünün ötesinde, daha farklı imge, düşünüş ve sihir atfedecek manalara bizleri rahatlıkla götürebilir.  

 

Buraya kadar deklare ettiklerim; anlatacaklarımı basitleştirmekten ziyade daha karmaşık hale getirdiğini biliyorum. Hatta bunlarla beni kolaylıkla “köşeyi döndü” vesvesesi ile de suçlayabilirsiniz. Lakin dertlendiğim konunun zorluğunu bildiğimden ötürü, bu tür suçlamalardan da gam kapmadığı belirteyim.

 

Aslında “köşeyi dönmek” sadece paraya konmak veya sadece zengin olmak değildir. Niteliksiz bir döngünün parazitsel taşıyıcıları da olurlar. Hayatta dik durmayı beceremeyen, taklacı ve konjöktörel köşeciler; hayatın perdelerini, pencerelerden çekerek yaşama bakarlar. Cılız ve birçok derin meselelerden yoksundurlar. Kalabalıkların içinde imtiyazlı alanları arar dururlar. İsmet Özel köşe dönenleri  “lümpen burjuva” veya “para görmüş ayak takımı” olarak tarif eder. Kanaatimce köşe dönenler ve köşeyi dönmek isteyenler; eş, dost ve çok yakın dava kardeşlerini de köşede bırakıp bir an önce köşe dönme meziyetlerdeki ilerlemelerine bakarlar. Köşe dönme ahlakını bir ahlak türü olarak benimseyenler; sözde derin bir şekilde bağlı oldukları hissiyatları ve inançları darmadağın ederler. Ortada duran kitlenin bu derin hissiyatlara olan bakışlarını oldukça negatifleştirir ve karşı duruş pozisyonlarını güçlendirirler. İnsanların, hakikat zeminde hareket edenlere olan bakışlarını zayıflatırlar.

 

“takılmak” sözüne gelince; son yıllarda takılmanın malı götürme ile eş anlamda kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Kimsenin bir şey yaptığı yok. Cidden kabul ettiği bir şeyde yok. Yaptığı bir işte yok, sadece takılıyor. Cemaatte takılıyor, vakfa takılıyor, derneğe takılıyor, sendikaya takılıyor, partiye takılıyor. Takılanların çoğu sadece takılıyor ve görünüyor. Az bir kısmı meselenin farkındadır ve habersizdir. Gerisi takıldığı yerde kaymağın peşinde...

 

***

Bana takıl hayatını yaşa diyecek / diyebilecek / ve diyenlerden değilim. Köşeyi dönmek istersen, gel sen de bize takıl diyenlerden de değilim.

Velhasıl dediklerimi zaten dedim...

Vesselam herkese...

YORUM EKLE