banner113

İŞİD-DAİŞ, Kürdleri İslam’dan Soğutma Projesidir.

İŞİD-DAİŞ üzerine birçok şey yazıldı çizildi. İŞİD-DAİŞ örgütünün oluşmasına zemin ve olanak yaratan sebepler, gelişimi ve neticeleri hakkında birçok şey yazıldı, yazılıyor. Kimi onu mezhep anlayışı üzerinden tanımlamaya çalıştı, kimi de batılı güçler tarafından 1991 Körfez savaşından bu yana Irak’ta ve son zamanlarda Suriye’de yaşanan menfur ve insanlık dışı gelişmeler üzerinden.
Oysa İŞİD-DAİŞ’ı sadece bir faktör üzerinden okumaya kalkışmak, sizi ya eksik veya yanlış neticeye götürecektir. Zira İŞİD-DAİŞ tekdüze, sathi, lokal ve sadece bir faktör üzerinden okunamayacak kadar girift bir projedir.
Evet, İŞİD-DAİŞ bir projedir ve bu projenin Uluslar arası güç ve inanç ayağı, Ekonomik ayağı ve Bölgesel ayağı olmak üzere üç ayağı vardır.
1- Uluslar arası güç ve inanç ayağı:
a) Çözüm-Barış süreciyle başlatılan Kürd-Türk ittifakı başarıyla neticelenirse; Türkiye, Ortadoğu’da özellikle de Irak ve Suriye’de barışın, sükûnetin ve huzurun mimarı ve limanı olacak. Bölge haklarının umudu ve mercii haline gelecektir. Türkiye’nin demokratikleşmesini de beraberinde getirecek olan Kürd-Türk ittifakı; ekonomi alanında büyümeye ve ilerlemeye de katkı sunacaktır. Bu ittifak hem bölgede hem de dünyada güç olmanın ve tarihin seyrini değiştirecektir. Doğal olarak bu gelişmeler, birilerini rahatsız etmekteydi.
b) Hıristiyan inancına kendi mahallesinde bile baskın hale gelen İslam inancını kirletmek! İŞİD-DAIŞ, İslam anlayışını kendi mahallesinde kirletme girişimidir. Müslümanları bir birine düşürerek aralarına nifak ve kin tohumunu ekip, birinin diğerine yapılan zulüm ve işkencelere üzülmesini ve yardımına koşmasını engellemek! Bu yapılanlar yüzünden DAIŞ’ın şahsında Müslümanları ve dolayısıyla İslamı hem kendi kamuoyunda hem de dünya kamuoyunda itibarsızlaştırmak ve bu itibarsızlaştırma üzerinden islamofobi’yayı körüklemek.
2- Ekonomik ayağı:
Petrol boru hatları ile yol güzergâhları ve aynı merkez tarafından kurgulanan bu kör düğüşü sayesinde başta ABD olmak üzere küresel ve emperyal güçlerin elinde kalan ve eskiyen silahların satılmasını sağlamak...
3- Bölgesel ayağı:
Bölgede yaşayan her ulusun yaptığı gibi, batılılarla stratejik ortaklık ve çıkar ilişkisinde bulunmak günümüz şartlarında elbette ki Kürdlerin de en doğal haklarıdır. Yanlış anlaşılmamak adına altını çizerek ifade etmek isterim k; Bizim batıyla bir sorunumuz yok, sorunumuz batılla!
Bu projeyle Kürdleri kendi halkı içindeki her müslümanı DAİŞçı belleyip kin duymasını ve dolayısıyla Kürdleri birbirine düşürmek ve bu bağlamda Kürd halkını ulus olma yolunda ilerlerken daha tekâmülünü bitirmeden kendilerine bağımlı hale getirmektir. Kürdlerin; sakal, sarık, başörtüsü vb. İslam kültürüne mal olmuş sembollere ve bunları taşıyanlara kin ve nefret beslemelerini sağlayarak, komşuları olan Arap, Türk ve Fars halklarına da düşmanlık beslemelerini sağlamak ve Kürdlerin bu şekilde yalnız kalmalarını başarmaktır. Zira bölgede yalnızlaşan Kürd halkının, yüzünü ve kalbini batıya çevirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Fakat bu oyuna Kürd halkına komşu olan halklardan bazılarının da çanak tuttuğu yönünde çıkan bazı duyumların ortada dolaşması çok acı! Bu projenin bölge halkları (Devletleri) tarafından da desteklendiği duyumları ise Kürd halkının duygusal kopuşuna neden olabilecektir.  Şayet bu duyumlar doğruysa, kaybeden şimdiye kadar hiçbir karşılık beklemeden ümmet ve İslam şuuruyla hareket eden Kürdler değil, diğer komşu halklar olacaktır. Zira bölgesel ölçekte analiz edildiğinde görülecektir ki: İŞİD-DAİŞ, yüzyıllardır karşılıksız islama hizmet eden Kürdleri İslam’dan ve ümmet anlayışından soğutma projesidir. Şayet ortadoğuda Müslüman olup da şimdiye kadar kendi adıyla devleti olmayan tek halk olan Kürdler, ümmet anlayışından soğutulursa; kaybeden Kürdler olmayacaktır.
Kürdlerin ortadoğuda demokrasinin öncüsü olduğunu; uğradıkları tüm kıyım ve haksızlıklara rağmen barış, huzur ve birliktelikten taviz vermediğini görenler, bundan rahatsızlık duymaya başladılar. Ortadoğu halkları nezdinde Kürdlerin parlayan yüzünün ve istikbalinin farkında olan egemen güçler, bu rahatsızlıklarına rağmen Kürdleri yanlarına çekmenin yollarını aramaya koyuldular. Günümüzün Haçlıları, hem ortadoğu coğrafyasının kaynaklarına sahip olmak için Kürdleri yanlarına çekmek adına hem de Selahaddini Eyyubi’nin intikamını Kürdlerden almak için İŞİD-DAİŞ ile Kurdleri islamdan uzaklaştırmayı hedeflemektedirler. Kürdlerin başına kendilerinin musallat ettikleri İŞİD-DAİŞ ile göstermelik de olsa mücadele ettiklerini gösterip; "Kürdlerin kurtarıcılarının kendileri oldukları" algısını yaratarak, Kürdleri yanlarına çekmeye çalışıyorlar!
Bu söylediklerim çok uzak veya uçuk karşılanabilir ve bu yüzden şimdilik çokça da eleştirilebilir veya dikkate alınmayabilir. Fakat bu egemenlerin hesap ve projelerinin gündelik olmadığı hesaba katılırsa; anlaşılabilirim sanırım.
Ama politik ve tarihsel akıl ve tecrübeye sahip olan Kürd halkının bu oyunu da bozacak basiret ve ferasete sahip olduklarına ve kendi menfaat ve maslahatlarının da barış ve diyalogda olduğunu fark ettiklerine inanıyorum. Zira Kürd halkı sadece tabut taşımak için yaratılmamıştır.

YORUM EKLE