BU KIŞ KIYAMET GELEBİLİR!

Maya takvimine uyup kıyametin kopacağından korkanlara, bu meselesin ne denli bir kara mizah olayı haline geldiğini anlatmak mümkün görünmüyor. Amerika’nın kadim Maya medeniyetini tarihe gömen İspanyolların, bunu ‘uygarlaştırma misyon’u şeklinde açıkladıklarını biliyoruz. Fakat bilmekte/anlamakta zorluk çektiğimiz temel olgu ‘ilkel’ diye tanımlanan bir medeniyetin ürettiği bir takvimin yüreklere bunca korku salmasının nasıl da ciddiye alınması. Mayalar, acaba paralel bir evrenden saldırarak, zamanın efendilerinden rövanşı mı alıyorlar? Geçen bu yıl bu vakitlerde, Taraf’ta yazdığım bir makalede, kıyamet korkusunu yersizliğini irdelemiştim. Virgülüne dokunmadan aynen yayımlıyorum.
Eğer bazı sahtekârlara inanırsak, dünyanın sonunun geldiğini kabul etmeliyiz. Son olarak Taraf gazetesinin 16 Ekim 2011 tarihli nüshasında ‘alametlerin çoğaldığı’na dair bir haber okuduk. Kıyamet alametlerinin bile istatistiki bir değer kazandığını öğrendiğimiz haberde, Harold Camping adlı bir vaiz, “Endeksin senelerce 57 puan seviyesinde seyrettiğini, son olaylarla birlikte, (olaylardan kasıt Ortadoğu’daki çatışmalar, Libya’daki iç savaş gösteriliyor) ağustos ayında 184’e yükseldiğini” söylüyor. Ayrıca meş’um tellalın “Artık gaza basıldı, emniyet kemerinizi takma zamanı” uyarısında bulunduğunu belirtelim.
Hemen vurgulayalım ki, bu tarz söylemler hangi çağda olursanız olun, genelde ilgi görmüştür. Dünyanın sonu distopyası, tarih içinde farklı motifler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Hicrî 1000’inci yılda, Müslümanlar kıyametin kopacağını ciddi ciddi tartıştılar. Üstelik adam akıllı böyle bir beklenti içine girmişlerdi. Sonradan teolojik ve dahi felsefî bir spekülasyon olarak kayda geçti.
Hıristiyanlar için İsa’nın Pilatus tarafından çarmıha gerilmesi, alegorik de olsa, artık bir sondu. İsa’nın evrensel insanın mutluluğu uğruna kurban edildiği düşüncesi, zamanın sürüyor olmasını anlamsız kılıyordu.
Kıyamet olgusunu kötülük fikriyle irtibatlı düşünmek gerekiyor. (İnsanoğlu azdı. Günahkârlar çoğaldı, v.s.) Dinî veya seküler olsun, aslında temelde fark etmiyor, kötülüğün, insanın en bariz vasfı olduğu söylenir. Âdem bile bile günah işlemedi mi; hem de cennette?!
Özellikle 2.Dünya savaşından sonra ‘insanın insan kurdu’ (Hobbes) olduğu tezi, örneğin varoluşçular nezdinde yaygınlık kazanmıştır. O yüzden sanatta ve edebiyatta temalar absürtlüğün yörüngesinde gelişti. Boşluk evrensel bir olgu halinde geldi. Dinlerin vaat ettiği cennet, varoluşçular için saçmaydı. Hatta dünya bile saçmalığının ‘orta yeri’ydi.
Peki, yeryüzündeki alametler kıyametin kesin tarihine dair bir şeyler söyleyebilir mi? İnsanların bozulduğu, savaşların can yaktığı, küfrün alelade hale geldiği yolundaki işaretler, bize mutlak anlamda kıyametin yaklaşmakta olduğunu mu bildiriyor?
Her ne kadar bilimsel veriler, böylesine karmaşık ve metafizik bir meselede, bize rehberlik edemeyecekse de, ihtiyatlı olmakta fayda vardır. Kimse bunu bilemez. Mesihçilik davası güdenlerin sonradan şarlatan oldukları açıkça ortaya çıkmıştır.
Amin Maalouf’un, kıyametin korkusu ekseninde geçen olayları anlattığı Yüzüncü Ad adlı tarihsel romanı, 17. Yüzyılda Cübeyl’den ta Britanya’ya kadar insanları tir tir titreten ‘dünyanın son’u fikrinin adeta sosyolojik bir okumasını sunar bize. Sabetay Sevi’nin ‘mesihlik’ iddialarını da dramatize eden roman, ‘tarihin sonu’nu bilgece anlatır. Romanın ana karakteri Baldassare’ın, Anfe’de geçirdiği bir gecede, tedirgin ve korku içindeki balıkçıya söylediğini anmanın tam zamanı: “Zaman zaman, insanlar cesaretlerini yitirdiğinde ortalığa yayılan yalan haberler bunlar, dedim ona. Bu tuzağa düşmemek gerek. Kutsal Kitap’ta yazılı değil mi: ‘Ne gününü, ne saatini bilecekseniz’ diye. Ev sahibimiz bu sözlerimle öyle rahatladı ki, yalnızca bizi konuklamış olmakla yetinmeyip elimi yakaladı ve öptü.”
Merak buyurmayınız efendim. Kıyamet, her zaman alametlerini ortaya dökmüştür. Fakat ne zaman geleceğini kestirmek, loto’da üst üste defalarca büyük ikramiyeyi tutturmaktan bile zordur.

YORUM EKLE
YORUMLAR
mesut
mesut - 11 yıl Önce

zihninize ve entellektüel kalbinize sağlık kuşatıcı ve tatmin edici teşekkürler