Sana uzaktan bakarken kendimi gizinde buluyorum. Belki ben oradayım ya da olmak istediğim yerde, gözbebeklerinde… Kendimi sana saklıyorum en umarsız gecelerde tenimin her zerresini keşfet. Sen tenimde gezinirken, ben sende eriyorum. Sana en dibinden sesleniyorum kalbimin. En derinine iniyorum bakışlarının. Orada seni ömrümden çıkardıklarında, kocaman bir zamansızlık kokacağım biliyorum.
Keskin bir bıçağın ruhuma saplanışını seyrederken, dürüstlük abidesi olarak yok edeceğim acının verdiği dayanılmazlığı. Acı da çirkefleşecek bize meydan okuyamadığı için. Bu kenti yıkıp yepyeni, taptaze hayaller inşa edeceğim. Rüya dolu bir şehir yaşayacak. Bir kuytu köşede bir zamanlar yalanlara sığınmış; ama şimdi bitap düşmüş yürekler sızlanacak.
Oysa şimdi şaraplaşıyor aşktan kalan her yudum. Her yudumu tadına vara vara içine çektiğinde, kızıllaşıyor şarabın kırmızısı. Bensizken gittiğin yerler mi bozdu sendeki aşkın rengini; yoksa renklerin efendisinin mi bozuldu büyüsü?
Elinden ne gelirdi ki! Aşk denildi mi dağladılar yüreğini her sevgilinin. Meydan okunmalıydı, zırhlar kuşanılıp çıkılmalıydı yokluğu yaşatan kurak topraklara. Bir debdebe yaşanmalı, sevenler galip çıkmalıydı ayrılık meydanlarında. Aşkın sesi yankılanmalı, yıllardır ihanetlerle süslenmiş yüreklerin kulak pası silinmeli, aşk gözü açılmalı, kendilerinden utanmalı aşktan bihaber yürekler. Bir daha olmamalı ayrılık yalnızlığın çorak topraklarında. Bütün bunlar olurken bir aşktan daha galip çıkmanın mutluluğunu tadacağız böylece.
İşte o zaman biten her gecenin sonunda, bitmeyecek bir başlangıca döneceksin sen sevgili.