banner113

Akciğer Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarır

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı 2020 yılı verilerine göre dünya genelinde yılda 19 milyon kişi kanser tanısı almakta ve yine takriben 10 milyon kişi bu sebeple hayatını kaybetmektedir. Hastalık; cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir. Kanserde benzer seyrin devam etmesi halinde, 2040 yılında 29,5 milyon yeni vakanın ortaya çıkması ön görülmektedir. Yapılan tahminler, önümüzdeki yıllarda gelişecek olan kanser olgularının önemli bir bölümünün az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkacağını ortaya koymaktadır.

Akciğer kanseri, hem kadınlar hem de erkekler için tüm kanserler arasında en ölümcül kanser türüdür. Amerikan Kanser Derneği verilerine göre akciğer kanseri nedeniyle bir yılda hayatını kaybeden hasta sayısı kolon, meme ve prostat kanserlerine bağlı ölümlerin toplamından fazla olduğu bildirilmektedir. Pek çok popülasyonda tütün içiciliği bu kanserin %80’inin nedenidir.

Tütün tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır. Erken evrede tanı konulması akciğer kanserinin tedavisinde çok önemlidir. Erken evrede tanı alan akciğer kanseri hastalarında sağ kalım oranı ortalama yüzde 70’dir. İleri evrede ise bu oran düşmektedir. Bu nedenle erken tanı konusunda multidisipliner yaklaşım içeren uygulamaların yaygınlaştırılması ve ülkemize özgü uygun risk faktörlerinin belirlenmesi önemlidir. Bu kanser türü için etkin bir tarama yöntemi henüz mevcut olmayıp, tütün kontrolü akciğer kanserine karşı mücadelenin temel ve en etkin aracıdır. Ulusal Tütün Kontrol Programımı çerçevesinde toplumdaki tüm bireyleri, tütün ürünlerinin sağlık, ekonomik, çevresel ve sosyal zararlarından korumak önemlidir.

Akciğer Kanseri Risk Faktörleri

Akciğer kanserlerinin yaklaşık %90’ı tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı ile oluşmaktadır. Dolayısıyla sigara içiminin engellenmesiyle akciğer kanseri tanısının %90’a kadar önlenebileceği tahmin edilmektedir.

Akciğer kanseri için diğer risk faktörleri arasında;

  • Pasif içicilik (sigara)
  • Akciğer kanseri yönünden aile öyküsünün varlığı
  • Bazı vitaminler
  • Radon/asbest gibi kimyasallara maruziyet
  • Arsenik gibi endüstriyel ürünlere maruziyet
  • Radyasyon maruziyeti
  • Bazı organik kimyasallar
  • Hava kirliliği
  • HIV enfeksiyonu ve Tüberküloz yer almaktadır.

Bu etkenlerden bazısı kaçınılabilir risk faktörleri (tütün ve tütün ürünleri kullanımı gibi) iken bazısı değiştirilemez risk faktörüdür (ailesel akciğer kanseri öyküsünün varlığı gibi).

  1. Tütün ve Tütün Ürünleri Kullanımı

Sigara kullanımı akciğer kanserinin en sık görülen nedenidir. Günlük içilen sigara sayısı, sigara içme süresi, sigaraya başlama yaşı (ne kadar erken başlanırsa risk o oranda artar), dumanı derin çekme, sigaranın içeriğindeki katran miktarı ile kanser gelişme riski artar. Sigara dumanında 4000’den fazla kimyasalın ve 70’den fazla kanserojen madde olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Sigara dumanına pasif olarak maruz kalınması da akciğer kanseri riskini arttırmaktadır. Kendileri sigara içmedikleri halde ev veya işyerlerinde pasif olarak dumana maruz kalan kişilerde akciğer kanseri gelişme riski % 20-30 oranında artmaktadır. Sigaranın bırakılması durumunda akciğer kanseri olasılığı zamanla azalmakta, sigara bırakıldıktan 10-20 yıl sonra hiç içmemişlerin düzeyine yaklaşmaktadır. En önemli risk faktörü tütün kullanımı olmakla birlikte, akciğer kanserinin hiç sigara kullanmamış kişilerde de görülebileceği unutulmamalıdır.

  1. Asbest:Bazı toprak ve kayalarda bulunan, saç gibi ince liflerden oluşan asbest doğal bir mineral olup yanmaz ve yalıtkan özellikleri nedeniyle tüm dünyada inşaat ve bazı üretim işlerinde (gemi, izolasyon ve otomotiv) uzun yıllar yaygın şekilde kullanılmıştır. Bu tür işlerde çalışan kişilerde mesleksel olarak asbest liflerine temas söz konusu olabilmektedir. Sanayileşmiş ülkelerde maruziyet genellikle endüstriyel alanda gerçekleşirken ülkemizde daha çok kırsal kesimde çevresel temas şeklinde gerçekleşmiştir. Toprağın doğal yapısında bulunan asbest lifleri solunum havası ile alındığında akciğeri zedeler ve sonunda akciğer zarı kanseri olan mezotelyoma gelişir. Asbest teması tek başına akciğer kanseri olasılığını 1.5-5.4 kat arttırırken, sigara içen kişilerde bu risk daha da fazla olmaktadır.
  2. Radon Gazı:Toprakta doğal olarak bulunan ve kokusuz radyoaktif bir gaz olan radon; bina zeminindeki çatlaklardan, bina yapımında kullanılan yapı malzemelerinden, doğalgaz ve su borularından ev içlerine sızarak görünmez bir tehlike oluşturabilmektedir. Ev içi radon maruziyetinin en önemli bileşeni binanın temelindeki toprak ve kayalardır. Tüm akciğer kanserlerinin %3 ila 15’inde sebebin tek başına radona maruziyet olduğu, sigara kullanım öyküsü bulunmayan vakalarda önemli bir kanser etkeni olduğu bilinmektedir.
  3. Verem hastalığı (tüberküloz):Bu hastalığın yerleştiği akciğer alanında sonradan akciğer kanseri gelişebilmektedir.
  • Daha önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak: Bir kere akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş veya ışın tedavisi uygulanmış olan kişilerde ikinci bir kanser gelişme riski vardır. Sigara içmek bu riski ayrıca arttırır.
  • Bazı kimyasalların uzun süreli solunması (arsenik, berilyum, kadmiyum, uranyum, vinil klorid, nikel kromat, kömür ürünleri, petrol ürünleri gibi kansere yol açan kimyasallara maruziyet)
  • Radyoterapi öyküsü
  • Yüksek düzeyde hava kirliliği
  • Ailede akciğer kanseri öyküsü olması

Erken Tanı

Kanserin erken evrede iken tespiti, başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılığını arttırır.

Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Genellikle Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikâyetlerin oluşumu için birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir. Başka bir rahatsızlık ya da kontrol için çekilen akciğer grafisinde görülebilir.

Akciğer kanseri tanısı konulan hastalarda belirtiler tümörün akciğer içindeki yerleşimine, büyüklüğüne, yayılım yerine ve yayılma derecesine bağlı olarak çeşitlilik gösterir.

Tümörün kendisinin ve göğüs içi yayılımının yol açtığı, en sık izlenen belirtiler:

  • Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük
  • Öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak
  • Derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı
  • İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı
  • Ses kısıklığı
  • Nefes darlığı
  • Sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonları

Tanı Nasıl Konulur?

Akciğer kanserinin tanı ve evrelemeye yönelik testleri genellikle aynı zaman diliminde yapılır. Düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle tespit edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir. Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastadan ya tomografi rehberliğinde ya da bronkoskopi dediğimiz ince bükülebilir bir tüple akciğerine ulaşılarak iğneyle parça alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Gerekli görüldüğü takdirde farklı görüntüleme tetkikleri de yapılabilir. Tanı konulduktan sonra, kanser hücrelerinin vücudun diğer kısımlarına yayılıp yayılmadığını tespit etmek için testler yapılır.

Tedavi

Hastadan hastaya farklılaşabilmekle birlikte tedavi kararında; hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi birden fazla faktör etkilidir. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, hedefe yönelik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.

Toplumsal ve bireysel farkındalık ile bu kanserin sıklığının azaltılmasının mümkün olduğu unutulmamalıdır.

YORUM EKLE