banner113

Akdağ;“Çözüm için tek zemin siyasettir“

AK Parti Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, çözüm süreci ile ilgili mecliste yaptığı konuşmasında “Çözüm için tek zemin siyasettir. Halkın iradesinin yansıdığı bu yüce çatının altı, meclistir.”dedi.

Akdağ;“Çözüm için tek zemin siyasettir“
Çözüm süreci ile ilgili 629 sıra sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine dair yasa tasarısı üzerine TBMM’de bir konuşma yapan Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ, konuşmasına Aristo’dan verdiği bir örnekle başladı.
Sorunu çözme yöntemi olarak Aristo’nun mantık kuralını anlatan Akdağ, “Önce sorununuzu olduğu gibi kabul edin, bu süreçte kimseyi itam etmeyin en son da çözüme odaklanın der. Türkiye’nin sistemden kaynaklanan ve yıllarca uygulanan red, inkar ve asimilasyon politikalarından kaynaklı bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunun çözümü için önce sorunla yüzleşmek ve sağlıklı teşhis koyarak olabildiğince doğru bir şekilde tanımlamak şarttır.”dedi.
Kürt sorununun esastan bir kimlik sorunu olduğunu anlatan Akdağ, “Ayın zamanda siyasi, ekonomik, sosyal ve insani bir sorundur. Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan bir sorunla karşı karşıyayız. Bu ülke 40 bin can, 300 milyar-kimi iddialara göre 1 trilyon dolar civarında maddi bedel ödemiştir. 3500 köy boşaltılmış, binlerce insan faili meçhul şekilde katledilmiştir.”diye konuştu.
Kürt sorununun doğası gereği aynı zamanda bölgesel bir sorun olduğuna da işaret eden Akdağ, “Kürt nüfusu Türkiye ile sınırlı olmadığından sorunun uluslararası boyutu vardır. Türklerin çoğunluğu gibi Kürtlerin çoğunluğu da çocuklarının ölmesini istemiyor. Kürtlerin büyük çoğunluğunun gelecek tasavvuru; huzur içinde kimliğinin saygı gördüğü güçlü bir Türkiye’de yaşamaktır.”bilgisini verdi.
AK Partinin yıllarca hiçbir siyasi partinin ele almaya cesaret edemediği bir sorunu çözme iradesini ortaya koyduğunu dikkat çeken Akdağ, konuşmasında şunları söyledi:
“Öldürmekle sorun çözülmez. Güvenlikçi, kutuplaştırıcı ve gerilimi tırmandırıcı politikalar derde derman olmamıştır. Sorunu çözmeye yönelik çabalara toplum güçlü bir destek vermiştir. Silahların susması, barışın sağlanması, toplumsal bütünleşmenin gerçekleştirilmesi ortak vicdanı temsil eden herkes tarafından güçlü bir şekilde destek görmüştür. Nemrut’un yaktığı, canımızı yakan bu ateş söndürülmezse hepimizi yakmaya devam edecektir. Birilerinin kardeş çatışmasını ortaya çıkarmak istedikleri ciddi bir tehlikeye işaret etmek istiyorum. Basiretli Türk ve Kürtlerin böylesi iğrenç bir çukura düşmemeleri memnuniyet vericidir. Çözüme olan umudum bugün her zamankinden daha diridir.
Konuşulabildiği bir zeminde şiddet hak arama metodu olmaktan çıkar. Artık şiddet dışı çözüm yollarını denemek, akıl, mantık ve sağduyunun gereğidir. Toprak temelli değil insan temelli bir çözüm arayışındayız. Türk – Kürt, Alevi-Sünni, Müslüm-Gayrı Müslüm tanımlamaları ve gerilimleri bu ülkenin çatışma noktaları, dış müdahalelere açık alanlar olarak görülmektedir. İç ve dış çıkar odakları bu sorunu barışçıl-demokratik yollardan çözülmemesi için her türlü oyunu ortaya koymuş, çatışmalardan ve dökülen kanlardan büyük rant elde etmişlerdir.”
Konuşmasında kan ve şiddetin, faizi ve silah sanayiini beslediğine vurgu yapan Akdağ, “Bu ise Türkiye’de yaşayanlar için daha az refah, daha az mutluluk ve daha fazla kan ve gözyaşıdır. İslam en önemli bağlayıcı güçtür. Türklerin ve Kürtlerin Müslüman olması büyük bir şanstır. Çözüm için tek zemin siyasettir. Halkın iradesinin yansıdığı bu yüce çatının altı, meclistir. Tam 500 yıl önce Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisi birlik ve kardeşlik temelinde bir araya geldiklerinde tarihe yön vermişlerdir. Bu gün niye bunu başarmayalım? Bu yasa barışın hukuki zeminini oluşturmaktadır. Oyum evet olacaktır.”vurgusu yaptı.
Meclisteki milletvekillerine “Ey Nuh’un ve İbrahim’in çocukları; Ey Selahattin’in ve Fatih’in torunları” şeklinde hitap eden Akdağ, “Birlikte tarih yapmanın potansiyelini içinizde barındırıyorsunuz. Yunus Emre-Fegiye Teyran, Fuzuli-Maleyi Cezeri, Şex Galip-Şex Ahmede Xani aynı iklimin, aynı ilim havzasının yıldızlarıdır. Başta “Yeter ki insanlarımız ölmesin zehir olsa da içerim.” diyen Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay’ a ve barış sürecinde emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, yüce meclisi saygıyla selamlıyorum.”diyerek konuşmasını bitirdi.

Güncelleme Tarihi: 12 Temmuz 2014, 03:22

derik47

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER