MERHABA MARDİN
Evet, çok iyi biliyordum ben buralarda doğmadım. Ama ruhum öylemi söz geçirmem ne mümkün ilkbaharda ya da yaz aylarında çöllerden gelen toz taşımına kapılıp buralara kadar gelmiş idi. Uçsuz bucaksız Mezopotamya ya doğru özgürce koşan bir at gibi idi ruhum. Durdurana aşk olsun. Bilmem bu küçük yaşımda hissettiklerin böyle idi. , Müslüman, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi, Yahudi, Kürt, Arap, Ermeni, bir dolu farklı etnik kökeni, ezan ve çan sesini yüzyıllarca bir arada yaşatmış şiirsel kente kadar koşmuş durmuştu ruhum atın heybesinde. Mardin kalesinden şehre bakınca tamam demişti işte burası emaneti bırakabilirim artık.
Ruhum şehre gelince belki ismim burada konmuştu kim bilir. Şeyh Çabuk Camii, Hamit Camii, Şeyh Mahmude Türkî (Şeyh Ali) Camii, Pamuk Camii, Reyhanîye Camii, Arap (Azap) Camii, Zahiri (Şeyh Muhammed Ezzerar) Camii, Hacı Ömer (Halife) Camii, Ulu Cami (Cami-i Kebir) , Abdüllatif (Latifiye) Camii, Melik Mahmut Camii, Şehidiye Camii ve Medresesi, hangi camide kulağıma ezan okunmuştu bilemiyorum.
Feyiz alacak mıydı? Burada ruhum ismim konulduktan sonra hangi medreseye gidecekti. Zinciriye Medresesi, Sitti Radviyye (Hatun iye) Medresesi, Şah Sultan Hatun Medresesi, Melik Mansur Medresesi, Altunboğa Medresesi, Kasimiye Medresesi.
Belki de ruhum Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı, Meryemana Kilisesi ve Patrikhanesi, Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi, Mor Petrus ve Pavlus Kilisesi, Mor İliyo Kilisesi, Mor Yusuf Kilisesi (Surp Hovsep) , Deyrülzeferan Manastırı manastırlarda ya da kiliselerde vaftiz edilip arınmış mıydı tüm günahlarımdan.
Tüm bunları düşünürken rüya ile karışık gerçeklerimde Mardin e kavuşmaya az kalmıştı. Muavin öyle söylemişti anladığım kadarı ile.
DEVAMI HAFTAYA…