banner113

ROJAVA “Acı’nın rengi”

“Acının rengi var mı,milleti,dili,dini,yok yok yok….hiç biri de yok.İnsanlık,vicdanımız,insanlığımız acı çekiyor,çekmeye devam ediyor ve çekmelidir.
Acının gerçek rengi var mıdır?
Rojava Batı Kürdistan…
Önde olmayan,sesi soluğu çıkmayan,basının medyanın bihaber olduğu yerleşim alanı olan Rojava,Suriye de Kürdistan’ın en önemli parçalarından biri olup,Kürt nüfusunun yoğun olduğu bir yerdir.
Rojava’da günlerdir, aylardır katliamlar oluyor, katliamlar yapılıyor, yerleşim yerleri bombalanıyor ,İnsanlar parçalanıyor,çocukları taranıyor,her yer ateşe veriliyor ve en önemlisi ve üzücüsü olayı da ölümden kaçanların komşu ülkeler  kapılarını açmıyorlar.
Aldıkları yaralarla baş başa kalıyorlar, içeride mahsur kalan çocuklar anneler babalar atılan öldürücü silahlarla vurulup yok oluyorlar. İnsanlık,vicdanları kendini kaybetmiş gibi,ses,seda ve tepkiler yok.
Rojava’da yaşanılan insanlık dışı uygulama ve drama kapılarını tamamen kapatmışlar.
Türk devletinin de açıktan da olsa desteklediği, konumlandırdığı, beslediği radikal İslamcı kesim Suriye Kürdistan'ın da ki insanları, Kürtleri vahşice öldürüyor ve dünya da bir kez daha olmayan vicdanlarıyla suskun, tamamen seyirci kalmış durumdalar.
Suriye Kürdistan'ı da diğer parçalara göre azıcıkta olsa kenarda kalan, fazla asimile olmayan, nüfusu az ve Kürt direniş hareketinde varlık gösteren, bedel ödeyen ve destek veren kesimdir.
Baktığımız zaman özellikle otuz yıla yakındır Kuzey Kürdistan’da süre gelen savaşa büyük katkı sunduğu gibi fazlasıyla büyük bedeller ödemiş. Suriye Kürdistan parçasında hemen hemen her aile de bir şekilde 30 yıldır süren savaşın içinde kendini bulduğu bir parçadır.
İnsanlar Rojava’da yaşanan katliamlara tepkiler gösterebilmek insani duruş ve herkesin de sahip çıkmasının gerekliliğine inanıyorum.Eğer ki vicdanlar yoksa inim inim sızlanmaya başlar,vebali büyük olur.
EVET !
Tarih sayfalarımızı ardı ardına çevirdiğimizde ortaya insanlığın bitimine doğru nasıl gidildiğini suskunluğundan anlıyoruz.16 Mart 1988’de diktatör olan Saddam Hüseyin’in zehirli gaz bombalarıyla Halepçe kasabasını bombardımana tutup büyük Halepçe Katliamını gerçekleştirdi. Burada 5.000’den fazla Kürt insanını gaz bombalarıyla öldürdü. Binlerce insanında yaralandığını söylemek mümkündür.
Eminim ki yapılan tüm vahşetler de katliamlarda ölü sayıları çok daha fazladır, ama her seferinde saklanılıyor.
Tabi ki Kürtler olunca dünya ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti buna sessiz kalıyor ve kalmaya da devam etmektedir.
Tarihte yine bir katliam.Yıl 1938 Dersim katliamı.Kimi kaynaklara göre binlerce yüz binlerce insanın bombalanarak ,mağaraların içerisinde kurşunlara dizilerek mağaralarda yakılarak yok edildiğini saklayan tarih kitapların aksine de devletin en üst düzeydekiler ve yetkililer de açıkladı bu söylediklerimizi.
Dersimin soykırımda geriye sağ kurtulanların bir o kadarı da hiç dilini,inancını ve bilmedikleri uzak şehirlere uzak topraklara sürgün edildiler.Geriye kalan diğerleri de sefalet,açlık içinde dapirlerimizin de ağıtlarında öğrenen nesiller olduk.
Tekrardan dünya sessiz kaldı bu yapılan katliamlara.
Ve tekrardan Kürtlerin yoğun olduğu yerlerden biri Rojava. Rojava’da aynı katliamlar aynı dramlar yaşanıyor ve dünya ve Türkiye buna sessiz ve seyirci kalmaya devam ediyor.Onunla da kalmıyor.Kürtlere karşı saf tutanlara yardım edenler oluyor.
Neden mi savaş yapılıyor?
Çünkü rant var, rant kapmak var !
İktidar olup ve hükmetmek. Diğer halk toplulukları kendine tabii kılmak ve onları istediği şekilde yönetmek ve yönetebilmek…
Savaş nedir ki?
Küçücük bir zümreye güç,maddi olanaklar ve yetkiler sunarken bunun yanında büyükçe bir kesimin de üzerine uçaklar bombalar roketler buldozerler olup ezmek,gücünü kırmak,yok etmek,korkuyu egemen etmekle işini görür.
Tabi ki bu da böyle olunca halk,toplum gittikçe küçülür,siner ve teslim olurlar üzerinde buldozerler geçene kadar.
Kural tanımayanlar,acımasızlık ve bozuk yöntemler yaratıp zayıf olanları savunmasız bulduğu çocukları,yaşlıları,hasta insanları ve korumasız canlıları öldürüyorlar.
Savaşın olduğu her yer bilin ki insanlığın bittiği yer olmuştur her dönemde.Yakın zaman da ve şimdiler de Rojava’da insanlar,çocuklar katlediliyorlar ve insanlık öldürülüyor,sözcüklerle ifade edemezsin.Kelime darağacı tükenmiş durumdadır.
Haberlere bakmaktan korkar olduk. Çünkü gösterilen, yazılan parçalanmış olan insan bedenleri çocuklar, o insanları yok etmek için peşinde koşan buldozerli canavarların görüntüleri her dakika sergileniyor.
Çocuk büyük küçük demeden insanların yaşına durumuna bakmadan rast gele öldürüyorlar.
İnsanlığın bitimine hazırlıyor bu ipinden kopmuş dehşet tablolarını oluşturanlar.Acının rengi ne renktir acaba,gözlerimizden donan gözyaşıyla mı görülür,yoksa çocukların çığlıklarıyla mı duyulur.Akan kanla mı,vicdanların iflası bu olmalıdır sanırım.
Rojava’da günlerden beri Kürtler öldürülüyor katliam oluşturuyorlar ve dünya sessizce seyrediyor bu derin dramı.
Kesinlikle bu insanlığın tükenişidir. Acının rengi var mıdır, ya milleti, dili, dini?
Koca bir YOK!
İnsanlığımızdan utanmalıyız, vicdanımız acı çekmelidir ve çekmeli her zaman.
İNSANLIĞIN, İNSANLARIN, VİCDANLARIN UNUTTUĞU DA ACININ PAYLAŞINCA AZALDIĞIDIR…
HİÇ BİR ŞEY İNSAN YAŞAMI KADAR DEĞERLİ VE ÖNEMLİ DEĞİLDİR.
“Mehmet KIZILKAYA”

YORUM EKLE