Ortadoğu Coğrafyasının Belini Kırmaya Çalışan Siyonistler

İngiltere, Amerika Birleşik Devletlerini ve de Siyonistlerin Ana vatanı olan İsrail ülkelerini kendi arkasına alarak Suudi Arabistan’ın Bahreyn, Katar, Sudan, Fas, Mısır, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve de Ürdün destekleriyle birlikte Yemen’e hava saldırılarında bulunmaları “ Emperyalizmin Siyonizm ile beraber Ortadoğu Bölgesinin adeta ayaklarını kırmaya çalışmak, büyük bir kaosa, kargaşaya ve de felce uğratmaya çalıştıklarını görebilmekteyiz.

Yemen’e olan saldırının sıradan bir saldırının olmadığını ki bu saldırıların gökten de zembille de inmediğini de biliyoruz. Bu saldırıların arkasında öncelikli olarak Amerikan Birleşik Devletleri olmak üzere, siyonizmin ve de emperyalizmin ortaklığın da Ortadoğu’nun kutsal ve kadim topraklarında adeta bir kargaşa ve kaos ortamını yaratmak istediklerini kestirebiliyoruz.

Yemene saldırıların olması açıkçası İran devletine de açık bir baskı ve tehdit olarak algılandığı da büyük bir gerçektir.

Amerikan Birleşik Devletleri ile İngiltere başta olmak üzere emperyalizm, Ortadoğu Bölgesini dizaynını meydana getirirken burada iki şeyi yapıyor. Öncelikle siyonizmle beraber Ortadoğu coğrafyasını böyle büyük bir kaos ile kargaşayla parçalamak ve de ayaklarını kırmak istiyor. Bundan dolayıdır ki toplumsal zemini olan bir çok şeyi planlarına dahil edip kullanıyorlar. Toplumsal ve de tarihsel zemini olan planlarından biri mezhep savaşlarıdır. Bir diğeri de İran Ülkesine karşı büyük bir baskının söz konusu olduğudur. Hepimizin gördüğü şeydir İran Devletinin kuşatılmış bir durumda olduğu. Bir tarafının Körfez Ülkeleriyle, bir diğer tarafının Amerika Birleşik Devletleri ile Siyonist İsrail. Öyle ki bu da aynı zaman da İran Ülkesine karşı büyük bir baskı harekatı olduğu gerçeğidir.

Körfez Ülkelerinin (Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Umman) kendi despotik rejimlerini yeniden tahkim etmek amacını da içinde barındığından dolayı; Bu bölgeler de mezhep savaşlarının toplumsal etkileri fazlasıyla var. Mesela hepimizin de bildiği gibi tarih sayfalarında yer almıştır. Bahreyn de Şiiler fazladır. Biliyorsunuz ki orada da 14 Şubat 2011 gibi bir tarihte ayaklanma olmuştu. Şu an İran Ülkesi adeta kuşatılmış çembere alınmış bir ülke konumundadır. Tabi bir taraftan savunurken diğer taraftan da ileri hamleler yapıyor. Tabi öncelik olarak kendi güvenlik interlandını (ülkelerin çıkarları söz konusu olduğun, üzerilerinde belli etkilere sahip oldukları yakın komşular) genişletmeye fazlasıyla çalışılıyor. Tabi komşu ülkelerden olan Suriye’de Esad rejimi, Lübnan’da da Hizbullah rejimi İran’ın Ülkesinin İnterlandı arasındadır.

Yemen Ülkesinde ki harekat biraz da İran Ülkesinin bir hamlesidir. İran Ülkesi kendi güvenliğini sağlamayacak olup, kuşatmalara yarayacak hamleler yapıyor yapmaya da devam edeceğine benziyor. Bildiğiniz gibi İran Ülkesi aynı şekilde Irak Ülkesinde de böyle hamleler yapıyordu. İŞİD Terör Örgütüne karşı mücadelede askeri varlık da gösteriyordu. Tabi Kürt sorununda da belirli hamleler yapıyorlar. İran Ülkesi kendisine göre Kürtlerin tehlikesine karşın Kürdistan Coğrafyasına ve onu çevreleyen bütün yerlere daha çok müdahil olmaya çalışıyor. Tabi bu saldırı İran Ülkesi hamlelerine karşı da bir hamledir.

Yemen’e saldırının adeta Amerika Birleşik Devletlerinin İsrail’e bir jesti olduğu da bilinmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri başkanı Obama ile Cumhuriyetçilerin arasında adeta bir iç sorun halini alan nükleer konusunun büyük bir etken olduğu ve Amerika Birleşik Devletlerinin Siyonist İsrail ile bir süredir yaşanan sorunla ilişkiye karşı yapılan büyük bir jest olduğu da düşünülebilir.

Yemen Ülkesine yapılan bu saldırının büyük bir koalisyon güçleri ile gerçekleştiğini ve de bu saldırıların bir kara harekatına da dönüşebileceği ihtimalinin olduğu da görülmektedir.  Öyle ki İran Ülkesinin olası bir kara harekatın meydana gelmesinde cevap vermeyeceğini görebilmekteyiz. İran Ülkesi olası bir kara harekata cevap vermez. İran öyle bir şeyi asla yapmaz. Evet İran Ülkesinden duyduğumuz şeyleri tekrarda duyarız. Sert demeçlerini verirler. Tabi şöyle bir şey vardır ki o da İran Ülkesinin elinde ki en büyük kozun Hürmüz Boğazının( Umman Körfezi ile Basra Körfezinin arasındadır. Boğazın kuzey kıyısında İran, güney kıyısında Umman toprakları bulunur.) orada bir deniz gücü olmasıdır.

İran kara harekatında kara ordusuyla bir şeyler yapacaklarını da sanmıyorum. Öyle ki Hürmüz dediğimiz yer de fazlasıyla stratejik bir yerdir. Lakin işi de büyük bir derece büyüteceğini de sanmıyorum.

Aslında hepimizin de görüp bildiği sorunlar vardır ki sorunlar burada ki boşlukların doğmasıdır. Bilirsiniz ki siyaset asla boşluk kaldıramaz. İŞİD Terör Örgütü yararlanıyor, bir taraftan El-Kaide yararlanıyor. Libya Ülkesinde işler daha çok rayından çıkıyor. Burada da şunu net görüyoruz ki birini kullanan ertesi günde o kullandığıyla da büyük bir çatışma içerisine girmek zorunda bırakılıyor. Böylelikle bütün işler birbirine girmiş oluyor ki batılı ülkelerin Ortadoğu Ülkeleri için istedikleri de tamda bu şekildir. Burada Irak konusu da var ki Irak Ülkesini düşünmek lazımdır. İŞİD Terör Örgütüne karşı savaşan İran, başkent Bağdat’ta büyük bir nüfus kazanmış durumda. Musul ile Tikrit taraflarında bir askeri hareketlilik de gösteriyordu. Onu da önlemeye yönelik bir şeydir. Bütün bu kaos ve fırtınanın içerisinde bir de Yemen Ülkesi çıktı ki bundan yararlananlar da bu işten fazlasıyla memnundurlar.

Açıkçası şuan da ve de yıllardan beri yürütülen bir projenin ortaya çıkan mimarıdır. Ortadoğu bölgesine kaos getirmek, parçalamak, bölmek, her yeri ateşe vermek isteniyor. Emperyalizmin ve de bölge güçlerinin en büyük hedeflerinden olan Ortadoğu bölgesini kendi dertlerin kendi çatışmaların içinde büyük bir felç noktasında tutulma planı olduğudur. Ki bu felç ortamında da halkların nasıl ezildiğini hepimiz öyle izlemekle kalıyoruz.

Ortadoğu bölgesi bütün emperyalist güçlerin baskısı altındadır. Siyonist İsrail’in güvenliğini tehdit eden bütün Ortadoğu ülkelerini birer birer yok etmeye çalışmaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin en büyük planları; İsrail’in güvenliğini tehdit edebilecek bütün her şeye müdahale etmeleridir. Batılı ülkelerin özellikle Amerika bir de İngiltere’nin en çok istedikleri şeylerden birisi de Ortadoğu Coğrafyasına hiçbir zaman demokratikleşmenin gelmesini istemedikleridir. Ortadoğu Coğrafyası kendi kaosları, vahşetleri içerisinde felç olsun ve de toparlanamaz duruma gelsin istiyorlar. Tabi burada ki esas meselenin de buradan kaynaklı olduğu ve bunun da toplumsal, tarihsel ve de politik zemini de var.

Ortadoğu Coğrafyasında yaşayan halkların, toplumların kendi meşru demokratik haklarını ve kendi çıkarlarını koruyacak halleri kalmıyor bu sebeple onları güçsüz bırakarak, bacaklarını kırarak, halden düşürerek büyük bir felcin içinde bırakıyorlar. Böylelikle Ortadoğu Coğrafyasında yaşayan ve yaşamakta olan bütün halkları, masum insanları bu oyun sahasına doğru çekerek yem olarak ortaya bırakarak adeta onları mahkum ediyorlar.

Siyonist İsrailsiz, Amerikansız, İngilteresiz silahların, kanın, cesetlerin, ölümlerin olmadığı bir Ortadoğu Bölgesini görmek dileğiyle…
 
Vesselam…
 
“Mehmet KIZILKAYA”
 
 
 
 
 
 
 
YORUM EKLE