banner113

Mezopotamya ve Ortadoğu’nun En Kadim Halkı Kürtler

 
Türkiye Cumhuriyeti Ülkesini hep birlikte mücadeleler vererek kurduk ama ne yazık ki birlikte eşit şekilde ve eşit şartlarda yaşamıyoruz..! 
 
Neden?!
 
Mezopotamya'nın en Kadim Halkı olan Kürtlerin sorunları söz konusu olduğu zaman, Türkiye Cumhuriyeti Ülkesin de en çok konuşulan bizler bu ülkeyi hep beraber kurduk ve  binlerce yıldır beraber yaşıyoruz denilmektedir.Evet doğru beraber kuruldu Teorik olarak doğrudur da,uygulamada pratikte hiçte eşit yaşanmamaktadır. 
Devrimci,ilerici,Demokrat kişiler, insanların hak hukuklarına saygılı olan bilen kişiler ve devletler halkların gerçek olan kardeşliğine inanırlar. 
Türklerin Anadolu Topraklarına gelişlerinde Mezopotamya'nın Anadolu'nun en Kadim Halkı olan Kürtlerden 1071 yılında misafir olarak kabul görmüşlerdir. 1514 yılında Çaldıran Savaşın da,Safevi Hükümdarı Şah İsmail'e karşı, İdris-i Bitlisi (Kürt kökenli Osmanlı devlet adamı) yüz binlerce Kürt Halkından gelen savaşçılarıyla beraber Yavuz Sultan Selime yardım ederek Çaldıran Savaşını kazanmışlardır. 
Çanakkale Savaşında tarih kitaplarına ve kişilere göre yüz binleri bulan Ortadoğu’nun ve Mezopotamya’nın en Kadim Halkı olan Kürtler savaşmışlar ve bu savaşta da bir çok Kürt Halkı yaşamlarını yitirip şehit olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti Ülkesi Kürtlerin ve Türklerindir sözleri Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’ye aittir. O zaman hep birlikte savaşan savaşlara katılıp şehit olan birlikte devlet kuran Kürtler ve Türkler neden kardeşçe neden eşitçe derecede yaşamıyorlar.
İşte bundan dolayıdır ki,hep beraber eşit yaşam koşularının Aşırı Türk Milliyetçileri ve Faşist Egemenler tarafından yaratılmadığı için “29 –Kürt direnişleri ve bununla beraber Başkaldırılar” olmuştur.Bu “29-Kürt direniş ile başkaldırılarda çocuklar,kadınlar ve yaşlılar denilmeden acımasızca yüz binlerce Kürt öldürülmüştür.Bütün bu baskılara zulümlere ve imhalarına rağmen Kürt Halkı hiçbir zaman Türk halkına düşman olmamıştır.Fakat ne yazıktır ki Türk Cumhuriyeti Devletinin yaptıkları,bu denli baskılara zulümlere ve imhalara karşı Türk halkı hiçbir şekilde tepki göstermemişlerdir. 
1925 ve 1937 yıllarında yapılan bütün zulümleri,dönemin Türkiye’sinde ki komünistler dahi direnişleri bey,şeyh ve ağa diye gerici itici tanımlamalar yapmışlardır.O kadar İlginçtir ki,bu günün Türkiye’sinde dahi Türk Sosyalistleri Kürt Halkının ayrılma haklarını açıkça hiçbir şekilde dile getirmiyorlar.Mesela;Sosyalist bloğun ve Sovyetlerin yıkılmasın da bölge konjonktürü dünyadakileri değerlendirmeden, yüz yılların akan kanları,gözyaşları ile elde edilen Güney Kürdistan’ı kazanımlarını ve bağımsızlıklarını “Türk Sosyalistleri” açıkça savunmuyorlar. Onun içindir ki, yüz yıllardır ve son 30 yıla aşkındır süren çatışmalar ve savaşların Kürt Halkının ve çocuklarının hafızalarında ciddi anlamda, Kürt Halkının,Türk Halkına karşı güvensizlikler ve ayrışmalara yol almıştır.Şunları da gözden kaçırmamak lazımdır.Kürt Halkının 5000 yakın köylerinin mezralarının boşaltılması sonucunda 10 Milyondan fazla Kürt Halkının kendi iradeleri dışında Mezopotamya’dan Kürdistan’dan zorla göç ettirilmeleri de ayrılmalarına sebep olmuşlardır.İnsanlar kendi tarihsel bilgilerini tazeleyince hani derler ya,”Kadere bakabiliyor musunuz ki Türklerin kendi Ana Yurtlarından Anadolu’ya 1071 yılında göç ederken Kürtler yol yordam öğretmekle kalmayıp yol gösterici olmuşlardır. 

Evet görmemiz gereken çok şey vardır.Ki görmemiz gereken en önemli şeyin de;Kürt Halkının kendi öz Anayurtlarında Mezopotamya’da Türk Milliyetçileri Faşistleri ve İşbirlikçileri tarafından göçlere zorlanıp kendi metropollerine adeta mülteciler gibi kendi kaderlerine terk edilmişlerdir.
Kürt Sorunu Bir Ulusun Kendi Kaderinin Belirleme Hakkı Sorunudur..!
Bütün Dünya’nın Ortadoğu’nun ve Mezopotamya Bölgesi’nin en büyük  sorunudur.
Türkiye Cumhuriyeti Ülkesi Devletin de 40 milyondan fazla, Irak/Güney Kürdistan da 11 milyondan fazla, İran’da 15 milyondan fazla, ve Suriye de 4 milyondan fazla bir Kürt nüfusu yaşamaktadır. Kürtlerin sorunları söz konusu olduğu zaman bu dört ülkenin (Türkiye,Irak,İran ve Suriye) ve bu devletlerden çıkarları olan diğer dünya devletleri Kürtlerin sorunlarını ucuza getirmek istiyorlar.

Bolu “ABANT Platformunda”,çokça sözü edilen Kürt Halkının seçmeli olacak ve ana dillerinde eğitimin önerilmesi de sanki Kürt Halkına bir lütufmuş gibi söz etmeleri de ayrı bir olay.Bunca baskılara,zulümlere ve imhalara karşı bu denli ucuz ve akıl almaz talepler Kürt Halkının hak etmediğini herkesin bilmesi ve görmesi gerekir.
Kürt Halkının bunları öğrenmesi ve en önemlisi de görmesi gerekir.
“Hun çı qas hındık bıxwaze,Hun heqas jı hındık bıgre.”
(“Ne kadar az isterseniz, o kadarda az alırsınız.”) 

Türkiye Cumhuriyeti Ülkesinin Devleti geçmişte ki “12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 yıllarında ki Askeri Darbelerin” özellikle Kürtlere Kürt Halkına yaptıkları işkencelerin faili meçhul cinayetlerin ve Kürtleri Kürt Halkını potansiyel suçlu görmeleriyle birlikte Kürtleri terörist ilan etmeleri ayrı bir bitirme projeleriydi.
Geçmiş zamanların hem coğrafi şartlar bakımından hem de tarihsel olarak Kürtlerin aleyhine hep işlemiştir. Mesela geçmiş tarihlere baktığımız zaman;Büyük Barzani’nin 1960 ile 1974 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri(ABD) ve İran yardım vaat etmişlerdir,Ama ne yazık ki; Cezayir antlaşması sonucunda Amerika Birleşik Devletleri(ABD) ve İran Kürt Halkını satmışlardır.
Peki, şimdi ki durumlara baktığımız zaman neler değişmiş ve Kürt Halkı ne durumdadırlar? 

Bazı insanların ve grupların sık sık dile getirdikleri, Kürt Halkının Türk Halkından ayrılmak istemiyorlar safsatası içine giriyorlar. 1.Dünya Savaşın zamanında yenik çıkan İmparatorlukların toprakları üzerinde hepimizin de bildiği gibi  24 ayrı ayrı devletler kuruldu. Bu zaman zarflarında, resmi tarihlere göre,Kürtlerin 1803’ten başlayarak 1914 yılına kadar 12 kez ayaklanmışlardır. Cumhuriyet dönemindeyse resmi ağızlara göre ve tarihe bakıldığı zaman Kürtlerin 29 Ayaklanması olduğunu görmekteyiz.Hani ya; Kürtler Kürt Halkı özgürlük istemiyorlardı?Bunların hepsi bilinmelidir ki;günümüz dünyasında Kürtlerin eski Kürtler olmadığını,daha mücadeleci ve daha akıllı olduklarını göstermişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ülkesindeki Kürt sorunu bazılarının deyimleriyle, Kürtlerin sorunlarından kurtulmak isteniyor ise;demokratik çoğulcu inkarcı olmayan eşitlikçi bir anayasayla Kürtlerin bütün özgürlük haklarının ve kimliklerinin anayasal teminatının altına alınmaları gerekir.Bütün Kürtlerin mutlaka bir gün kardeşçe hep birlikte mücadele edecek günlerin ve gelecek zamanların bilincinde olmalılar.
Onurlu bir Kürt olmaktan gurur duyulmalıdır.
Kürtler; mutlu ve özgür günlerin yakın olduğunu bilmeliler ve inanmalılar. 

Sonuç olarak önümüzdeki süreçte Kürtlerin yapması gereken;
Bütün Kürtlerin kazanımlarını korumalılar ve bu doğrultuda savaşım vermeleri gerekir. Başkaları hangi haklara sahip ise Kürtlerde aynı haklara sahip olarak yaşama hakkı için direnmelidirler.



“Mehmet Kızılkaya”
 

YORUM EKLE