2015-04-18 00:02:04

Aklımızın Duyulmayan Seslerinden Olan “Düşünceler”

Mehmet Kızılkaya

18 Nisan 2015, 00:02

Aklımızın duyulmayan seslerinden olan düşünceler…

Hepimiz biliyoruz ki, tüm evrende bütün her şeyin düşüncelerden doğduğunu biliyor ve de görüyoruz. Tüm her şeyin ana temelinde Yaradanın düşüncesi vardır. İnsanoğlunun hayrı için bir çok kainatlar var etmiş olan Yüce Rabb'imiz, öncelikli olarak insana, onları diğer tüm canlılardan üstün kılan ve bütün her şeyi düşünüp bulmalarını sağlayacak olan aklı vermiştir. Biz insanoğlunun aklı da şüphesiz O’ndandır.

Aklımızın duyulmayan seslerinden olan düşüncelerden öncelikli olarak aklı ele almamız gerekir. Çünkü biz insanoğlunda barınan düşüncelerin, aklımızın duyulmayan seslerindendir. Öyle ki aklı da şöyle tanımlayabiliriz. Bir insanın günlük olan bir yaşantısından edindiği ve de yaptığı tecrübelerden elde ettiği bilgiler, o insanın aklını meydana getirmektedir. Akıl biz insanların idare merkezlerinden olup, devamlı olarak edindiği tecrübelerle gelişmektedir. Tecrübelerle gelişmekte olan bu akıl sayesinde kendi ruhlarımızı da terbiye ederiz. Şöyle ki Ruhumuzun akılla terbiye edilmesi, aklımızın tecrübelerle meydana gelmesiyle birlikte tecrübeyi doğuran da insanın o muazzam ruhudur.

Düşünceler insanın aklı ve mantığıyla olur. Düşünce, biz insanların akılları ile mantıklarıyla meydana gelen bir parçadır. Öyle ki bizler düşündüğümüzde, aklımızı çalıştırdığımızın bir belirtisi olarak ortaya çıkar. İnsanoğlunun aklı sürekli olarak geliştikçe, düşüncelerde bilgiyle akıl doğrultusunda gelişmekte olduğunu görebilmekteyiz. Tabi insanlarda oluşan iki ayrı düşüncenin de var olduğu gerçeği vardır. Bunlardan bir tanesi duygusal düşünce olup, diğeriyse ussal düşüncedir.

Bu düşüncelerden biri olan ussal düşünce şekil olarak tamamen olmazsa da kısmi olarak mantığa dayalı olmakla birlikte akıl gücünün hitap edildiği düşünce biçimlerindendir. Tabi şöyle ki olan olayları kendince mantık açısından ele alınıp, mantık yönünün fazla kullanılması gereken durumlarda kullanılmaktadır. Olayların çözümlenmesi sürecinde mantığın işlendiği tarafın, duygusal taraftan daha baskın olduğu bir düşünce şeklidir.

Bu düşüncelerden bir diğeri olan duygusal düşüncelerdir. Tabi bu düşüncenin tamamen bilinçli yahut bilinçsiz bir şekilde kendilerini duygusal yapılara adapte etmiş olan insanlarda görülen bir düşünce şeklidir. Tabi bu düşünce tipine sahip olan kişilerde mantık yönünün bu insanlarda gerçekten ya çok eksiktir ya da kullanılmamaktadır. Öyle ki bu durumdaki insanların yaşamları da çok büyük zorluklara ve de büyük çelişkilere yol açabilmektedir. Bu durumdaki insanların olayları objektif bir şekilde değerlendirmeleri de fazlasıyla zorlaşır. İnsanoğlu için önemli olan şudur; hem akılla, hem de duygularla dengede kalacak şekilde düşünmeyi öğrenebilmektir.

İnsanoğlunun düşünce ortamında, hem pozitif olarak, hem de negatif olarak birçok düşünceler barındırıyorlar. Bunları meydana getirenler yine de insanların kendisidir. Öyle ki bu düşüncelerin farkına varmakla birlikte tüm negatif düşünceleri, pozitif düşüncelere çevirmektir.

Bizler biliriz ki ne kadar iyilikler var ise o kadar iyilikler doğar, ne kadar kötülükler var ise o kadar kötülükler de doğmaya başlar. Öyle ki bu da bir çekim kanunudur. İyi durumların, iyi düşüncelerin ya da kötü durumların, kötü düşüncelerin meydana gelmesi tamamen bizim düşüncelerimizle ortaya çıkmaktadır. Bizler düşüncelerimizle iyi yahut kötüyü kendimize çekmeyi başarırız. Bundan dolayıdır ki her zaman düşünce kontrolü şarttır.

İnsanoğlunun güzel ve de olumlu düşüncelerin içerisinde olması kadar önemli bir şey yoktur. Çünkü olumlu ve de güzel olan düşünceler, hem insanın kendisinde hem de dıştan yani dışarıdan gelecek olan yüksek enerjilerle birleşerek, oldukça büyük bir enerjinin oluşumunu meydana getirir. Hepimizin de bildiği gördüğü ve de yaşadığı bir şey vardır ki o da şudur; mutluluğumuzun ve de sağlığımızın iyi oluşu, olumlu düşüncelerin yaratabileceği bir ruh halidir.

Düşünce bizleri her zaman yeni gerçeklere ulaştırmayı, yeni gerçeklerle yüz yüze gelmemize sebep olur. Öyle ki her şeyin doğrusunu güzelini gerçeğini düşünerek buluruz. İnsanoğlu her daim düşünerek bulmalıdır. Çünkü bugüne kadar insanoğlunun faydasına olan her şeyi, sadece düşünen insanların bulduğu gerçeği de çok doğrudur. O insanlar düşünerek o yüksekliğe ulaştılar. Düşünen en önemli kişilerden bazıları da şunlardır. Edison, Newton, Arşimed, Albert Einstein’dır.
Öyleyse şunu da not edebilir ve de söyleyebiliriz.

Düşünmek insanoğlunu, bilgilerin saklı ve de gizli olduğu yerlere götürmekle kalmaz adeta sürükler. Düşüncenin burada bir anahtar görevi gördüğünü ve de her şeye düşünerek ulaşıldığı gerçeğini de göz ardı etmememiz gerektiğini söylememiz gerekir.

İnsanoğlunun en temel hedeflerinden biri de bilginin ve de düşüncenin en üst tepesine çıkmaları olmalıdır. Neden mi? Çünkü insan en tepe de yani zirvede olduğu zaman zarfında bütün her şeyi daha iyi görebilir. Zirvelere çıkan insanların, düşüncelerin ve de bilgilerin sonsuzlukları karşısında, adeta kendilerinin bir hiç olduklarının farkındalıklarını yaşamaya başlarlar. Bizler insanoğlu ve de bizim üzerimizdeki tüm yaratılmışların da sonsuzlukta bir noktadayız, tıpkı düşünceler gibi, tıpkı bilgiler gibi.

İnsanoğlu tüm her şey için geniş kapsamlı düşüncelere sahip olmayı öğrenmelidirler. Özellikle olayları tek yönlü düşünmemek gerektiğini aynı zamanda da olayları tek yönlü düşündüğü zaman da ne kadar büyük kayıplar vereceğini de bilmesi öğrenmesi ve de görmesi gerekir. Düşünceler insanoğlu için çeşitlilik arz etmelidir. Bir olayı, yaşanmış olan bir programı, bir tartışmayı çeşitli açılardan ele alabilen insan kendisini daha ilerlemiş olarak görür ve de olaya daha net bir gözle bakmış olacaktır.

Zirvelerde başka da insanoğlu derinliklere de yüksekliklere de her daim ulaşmayı denemelidir. İnsanoğlu genel anlamda bunlardan çekinirler, korkarlar. Bilinen şudur ki çağımız teknoloji çağıdır. İstenildiği zaman bir uçak ile gökyüzüne bulutların üstüne çıkılabilir, istenildiği zaman da denizaltıyla birlikte denizin derinliklerine de inilebilir. Düşüncenin gücü de böyledir işte. Bir kıvılcım bile adeta bizlere yani insanoğluna semayı gösterebilir. Tabi diğer bir kıvılcımda bizleri toprağa indirebileceğini bilmemiz gerekir.

Bizler insanoğlu olarak, yeryüzünün en güzel varlıkları olarak yapmamız gereken şeyin, kendi ruhlarımızı mümkün olduğu kadar fazlasıyla yukarılara zirvelere hatta gökyüzüne çıkarmamız gerekir. Bunun da düşünceyle, sevgiyle bir de bilgiyle olacağını bilmemiz gerekir.

Yeryüzünde tüm her şeyin, tüm bilgilerin ve de tüm bilgilenmelerin başını düşünceler çekmektedir. Aynı zaman da bunu da bilmemiz gerekir ki; doğru düşüncelerinde insanoğlu için gerçek bir ibadet olduğunu bilmemiz gerekir.

Unutmamalıyız ki bizlerin düşünceleri, başka düşüncelerin yanında bir kıvılcımdır. Unutmayın ki kainatı da düşünenler de vardır.
 

“  Mehmet KIZILKAYA ”
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.