Son Süreçte Yapılan Bombalı Saldırılar At İzini İt İzine Karıştırmıştır

Son dönemlerde Suruç,Diyarbakır,Ankara,

İstanbul ve son olarak Midyat'ta yapılan bombalı saldırılar at izini it izine karıştırmıştır 
IŞİD gibi Alçak bir terör örgütünün İslam'a ve insanlığa düşman olan kimliği ortadadır.Bu şartlarda böylesi vahşi bir örgütü eleştirmekte 
pek bir anlam taşımamaktadır.Ancak uzun süre Kürt halkının bağımsızlık,Demokratik cumhuriyet,Konfederalizim ve Öz yönetim gibi 
demokratik iddialarla ortaya çıkan bir örgütsel yapının gerilla kriterlerini devre dışı bırakarak IŞİD ten alınan canlı bomba tecrübesini kullanarak 
kendi halkını da hedef alması gelecekte hezimet mağlubiyetin yaşaması kaçınılmaz olacaktır.
Kendileri açısından en büyük talihsizlik 35 yıl önce başlatılan gerilla eylemleri bu gün halkın gözünde IŞİD ile aynı kefeye konulması 
Yani yapılan bu bombalı katliamları PKK mi veya IŞİD mi yaptı imajı toplumsal alanda Kürt halkının tarihinde kolay kolay silinmeyecek 
Kara bir leke olarak girecektir.Bu hedefsiz ve tahribat yaratan eylemler artık kemiklerimizi sızlatacak bir seviyeye gelmiştir.
Demokrat,Aydın,Kanaat önderleri yazar ve çizerler'in cesaret ile doğruları haykırmanın zamanı gelmiştir.
Bir insan hakları ve Barış Aktivisti olarak şimdiye kadar ülkemizde ve dünya genelinde kendi halklarının özgürlük iddiasında ortay çıkan 
Gerilla örgütlerine Terör örgütü cümlesini kullanmadık. Ancak Türkiye halklarını hedef alan bu toplumsal katliamların sahipleri eğer bu tür terör eylemlerini devam derlerse 
Kürt halkı içinden de Terör damgasını yemekten kurtulma şansları pek olmayacaktır.Bu eylemler yılarca hayatımız pahasına mücadelesini verdiğimiz insan hakları
Barış ve demokrasi silahlarımızı da etkisiz duruma getirmektedir.
Bu katliamlar Devlet içinde demokrasi den yana olan şahsiyet ve kurumları zayıflatmaktadır.Sadece barışa ve insan haklarına düşman olan 
Kurum ve kuruluşları güçlendirmektedir.Herkesi hedef alan bu kan ve göz yaşları şimdiye kadar yürüdüğümüz barış kulvarlarını 
kapatmaya doğru götürmektedir.Barışın yolu savaştan daha zorlu sıkıntılı ve dikenlidir.Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasına,ülkemizin birlik ve beraberliğine uygun olmak üzere 
her nevi riske ve kararlılığa sahip olmamızın gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde şiddet ve rant yanlısı olan siyasi kurumlara karanlık bir zafer 
vermemek için bu coğrafyada kardeş kanının temeli olarak ortadan kaldırılması amacı ile bir kaç öneride bulunmak istiyorum.
1-Bağımsızlık mücadelesinden vazgeçen bir örgütsel yapının bunca zorlu süreçlerden sonra yeniden bağımsızlık taleplerinin bu ülkede 
toplumsal zemini kalmamıştır.
2-Demokratik bir alt yapının oluşması ve uluslar arası karanlık güçlerin devre dışı bırakılması amacı ile silahların gömülmesi veya uluslar arası barış güçlerine teslim edilmesi ile 
beraber bölgenin silahtan arındırılması sağlanmalıdır.
3-Resmi dil Türkçenin yanında ana dilde eğitim ve Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı yerlerde kamusal dil olarak kullanılması sağlanmalıdır 
4-Bu talepler demokratik bir anayasada güvence altına alınmalıdır.
5- Şimdiye kadar çatışma ortamlarında kanayan yaraları kapatmak amacı ile Demokratik bir alt yapının oluşturulması ile beraber gelecekte 
herkesi kapsayan bir genel af çalışması yapılarak hayatta geçirilmesi sağlanmalıdır.
6-Ülkemizde silahların gölgesinde olmadan tüm siyasi partiler ve örgütler bu halk içinde 35 yıldır ektiklerini demokratik bir şekilde biçmiş olacaktır
Artık halkımızın seçimlerdeki özgür irade sorunu da ortadan kalkmış olacaktır.
Türkiye cumhuriyetinin demokratik sınırları içerisinde herkes yeniden oluşacak demokratik bir iradeye saygı duyacaktır.
Bu öneriler bu günkü şartlarda ortak bir uzlaşma yolunu oluşturmaktadır.Daha önce yaptığımız ateşkes ışığındaki tecrübelerimize dayanarak ülkemizi bu kör savaştan 
kurtarmak amacı ile üzerimize düşen bu tarihi sorumluluğu bu kutsal Ramazan ayında Allah ın izni ile hayata geçirmeye çalışacağız.
Yaşadığımız Coğrafyada Barış ve Demokrasiden yana olan herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum

YORUM EKLE