banner113

Ortadoğu’da Siyonistler Emperyalistler ve İşbirlikçileri


Savaş denilen lanetli kavram Ortadoğu halklarının kaderi değildir ve olamaz. Onun yaratıcıları, bölgenin gerici devletleri, uluslararası emperyalist merkezler ve şoven rejimlerin izlediği siyasettir.

Çok uzaklara gitmemize gerek yok. On sekizinci yüzyılın sonunda Napolyon’un Mısır’ı işgaliyle başlayan ve en çok Ortadoğu coğrafyasında hayat bulan böl-parçala-yönet politikasının yarattığı çetrefilli süreç ve bu sürecin bölgede yol açtığı savaşlar, yüzyıla yakındır aralıksız devam etmektedir. Birinci emperyalist paylaşım savaşında, İngiliz emperyalizmi tarafından bölgeye dayatılan, adeta bir cetvel gibi çizilen ve hiçbir meşruluğu olmayan, ikinci emperyalist savaş sonrasında ise son şekli verilerek tamamlanan Ortadoğu haritası halkların iradesini yansıtmamaktadır. Arap coğrafyasını yirmiyi aşkın devlet ve devletçiğe ayıranlar, Kürdistan’ı bölge devletleri arasında dört parçaya bölen emperyalist güçlerin paylaşım savaşı ve ardından da bölgenin kalbine bir hançer gibi yerleştirilen Siyonist İsrail Devleti’nin, Ortadoğu’nun var olan çetrefilli sorunlarını daha da karmaşıklaştırmaktadır.

Haçlı seferlerinden bu yana ötekileştirilmeye çalışılan Şark’ın (Doğu) odağında hep Ortadoğu bölgesinde bulunan devletler yer almıştır. 11 Eylül sonrasında Amerika Birleşik Devletleri 43.Başkanı George Walker Bush ve Neo-con (Evanjelistler,Siyonistler) ekibin Doğu’ya, özellikle de Ortadoğu bölgesine yönelik stratejik planları ile birlikte tümüyle çerçevesi çizilmiş bir ideolojik zemine dayanmaktadır. “Dünyanın Amerikanlaştırılmasını ve Siyonist İsrailleştirilmesini  hedefleyen bu stratejik plan doğrultusunda Ortadoğu ve Doğu’ya savaş açılmış bulunmaktadır. Zira Kapitalist sisteminde kalbinin yaşamsal pili olan en önemli enerji kaynakları ağırlıklı olarak Ortadoğu’nun bölgelerinde bulunmaktadır. Bu sebeple, ABD emperyalizmi ile Siyonist İsrail’in ve müttefikleri tarafından, Afganistan’ın işgalinden sonra Ortadoğu bölgelerinin merkezi olan Irak işgal edildi ve Avrasya’yı da içine alan tüm bölgelerin işgali için çabalıyorlar. Bu lanetli savaş Ortadoğu topraklarında hala devam ediyor.Şimdilerde Siyonist İsrail’in ve iş birlikçilerinin Filistin halkına yaptıklarıyla gündeme oturmuş bulunmaktadır.

Ortadoğu tarih boyunca birçok imparatorluğun istilasına uğramış olmakla birlikte sonu gelmeyen savaşların orta sahası haline gelmiştir.Çünkü dünyaya kim hükmetmek istiyorsa, bunun yolunun Akdeniz havzasında yer almakta olan  Ortadoğu’dan geçtiğini en iyi biz Türkiye de yaşayanlar biliriz. Ortadoğu bölgesi eski ticaret yollarının birbiriyle kesişmesi, zengin enerji kaynaklarını barındırmasının yanı sıra, bu enerjiyi dünyaya aktaran güzergahların da kesiştiği bir coğrafyanın alanıdır.
Bu coğrafya’nın asırlardır savaş halinde olmasının nedenlerinden biri, Ortadoğu bölgesinin bu jeo-politik ve jeo-stratejik konumunun olmasındandır.

Yine Ortadoğu coğrafyasında çözülmemiş ve çözülmeyen ender ulusal sorunlardan biri olan Kürt sorunudur.Ortadoğu bölgesinin kanayan yarası olmaya devam ediyor ve devam da edecektir. Yanı sıra, yarım asrı aşkın bir süredir Filistin-İsrail ve Arap-İsrail savaşları bölge halklarını derinden etkileyen bir diğer savaş olarak sürüyor.Günümüzde halen Ortadoğu da bu savaşların ve baskıların izlerini de görmekteyiz.
Gelinen aşamada bu coğrafyanın parçalanmışlığının ve tarumar edilmesinin esas sorumlusu emperyalizm ve emperyalist güçlerdir.

Ortadoğu tarihinde hiç dinmeyen kanlı savaşlar adeta onun ismiyle özdeşleşmiştir. Bu kanlı süreç bugün başta Irak’ta, Filistin’de, Lübnan’da ve Kürdistan’da olmak üzere Ortadoğu coğrafyasının her alanında devam ediyor ve devam etmektedir. Bir çelişkiler yumağını oluşturan bu ülkeler, bölge devletleri ve emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmaların da odağında yer almaktadır.

Savaş denilen lanetli kavram Ortadoğu halklarının Kürtlerin Arapların kaderi değildir ve olamaz. Onun yaratıcıları, bölgenin gerici devletleri, uluslararası emperyalist merkezlerinin ve şoven rejimlerin izlediği siyasettir. Çünkü bölgedeki gerici devletleri, ABD ile Siyonist İsrail’in ve müttefiklerinin Ortadoğu’daki saldırganlık ve savaş politikalarına karşı çıkmak bir yana, tam tersine, kendi geleceklerini güvenceye alabilmek için, iktidar güçlerini ve tüm enerjilerini kendi halklarına karşı kullanmaktan çekinmiyorlar ve onları baskı altında tutarak susturmaya çalışıyorlar.

Öte yandan, emperyalizmin ürünü olan Yeşil Kuşak siyasal İslam projesi, kapitalizmin geleceği için bölgenin ilerici, sosyalist, komünist güçlerine karşı da yarım asırdan beri kullanılmaktadır. Emperyalistlerin ve bölgedeki işbirlikçi gerici emperyalist güçlerin rejimlerinin koltukları altında sürdürülen bu gerici siyasetin Ortadoğu halklarının birleştirmesi, bölgede huzurun ve barışın gerçekleşmesi asla mümkün olmayacaktır.
Bölge halklarını ancak, bu gerici rejimlere, dini fanatizme ve işgalci emperyalist güçlere karşı Kürt Türk,Arap Acem ve diğer emekçi halkların birlikte kuracakları sosyalist toplum düzeni gerçek ve kalıcı barışa kavuşturabilir.
Ortadoğu da kalıcı barışın olması umuduyla….
“Mehmet Kızılkaya”                  
      25.07.2014
“(Elektrik-Elektronik Mühendisi ve Yazar)”

YORUM EKLE