Mobbingçi Türleri

Uluslararası mobbing literatüründe olmayan ancak Türkiye’deki örgütlerde farklı versiyonlarıyla ortaya çıkan mobbing davranışları vardır. Türk tipi örgütler, kendi özgün mobbing davranışları yaratmada ve geliştirmede oldukça maharetlidir. Bu özellikleriyle literatüre kazandırılmaları gerektiği kanaatindeyim. Aksi taktirde, bilim dünyası bu gayriahlaki tutum ve davranışların, kuramsal olarak tanımlanmamış olmasından mahrum kalabilir. Literatürün dışında bize özgü mobbing davranışları aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:

Şecereci mobbingçi: Şecere bir insanın soyağacını, etnik ve dini kimliğini ifade eden durumdur. Mobbingçilerin bir kısmı şecere araştırır. Mobbing yapacakları kurbanlarını seçtikten sonra onlarla ilgili detaylı araştırma yaparlar. Mobbing sürecine itina ile başlayıp, yalan yanlış ve dayanaksız verilerle saldırıya geçerler. Örneğin, X şahsının soyunu sopunu araştırdım. Babasının dedesi ….. bölgesinden muhacir, anne dedesi ….bölgesinden… Karısının akrabalarını tanıyoruz Mısır’dan gelmişler. Bir ara ….. ile çalışmış. Sağlam pabuç değilmiş. Zaten soyu sopu da karanlık işlere karışmış. Bu mobbing söylemlerini yapan kişi, mağduru güvenilmez, alçak, sorunlu, kahpe ve potansiyel tehlike olarak ilan etmeye çalışır.

Kartal mobbingçi: Kartallar avlarını gördüklerinde kanat çırpmadan hızla gelip yerden avını alır, gökyüzüne kadar çıkarır sonra da bırakır. Yere düşen av, can çekişirken gelip parçalar. Mobbingçilerin bir kısmı kartal gibidir. Avını önce uzaktan belirler. Sonra avını yüceltmeye başlar. Toplum içinde hak etmediği övgüleri yapar. Bu övgülerin yapıldığı yerde sürece şahit olanlara şu gizli mesajı verir. Bu şahıs, ileride bu alanda otorite olacak, popüler olacak. Hepinizin pabucunu dama atacak. Ya şimdiden yılanın başını ezersiniz ya da sonuçlarına katlanırsınız. Hedef kitle, övülen şahsa yönelik gardını almaya, kılıçlarını çekmeye başlar. Asistan olduğum yıllarda benzeri bir duruma şahit olmuştum. Hatta bir öğretim üyesi: X’in ne zaman ipini çekiyoruz? diye başka bir öğretim üyesine alenen sormuştu…

Kuzu sarması mobbingçi: Bu mobbingçi türü sürekli yanınızda ve takımınızda yer alır. Sizinle her işte her konuda iş birliği yapar fakat ilk fırsatta kellenizi almaya çalışır. Konu ile ilgili bir örnek olayda durum şu şekilde ifade edilir: Kadın her gece evde beslediği pitonuyla uyuyordu. Yılan, kadına sarılırcasına hareketler yapıyor ve vücudunu çevreliyordu. Piton birden yemek yemeyi kesti ve kadın endişelenmeye başladı. Yılanını veterinere götürdü. Veteriner, kadınla pitonun her gece beraber uyuduğunu duyunca şok oldu. Kadına, ona sarılırcasına hareketler yapıp yapmadığını sorunca kadından “evet” cevabını aldı. Veteriner daha sonra yılanın aslında kendisine sarılmaya çalışmadığını açıkladı. Yılan kadının vücudunu her çevrelediğinde bir sonraki avını nasıl sindireceğini hesap ediyormuş. Pitonun yemek yemeyi bırakmasının nedeni de buymuş. Çünkü büyük bir yemek için midesini boş bırakıyormuş. Piton aslında yavaş yavaş kadını yemeye hazırlanıyormuş.” Kuzu sarması olan mobbingçiler aynı şekilde sahibini yemeğe çalışan piton gibidir. Çok sarılır, dost görünür ve sırlarınızı bilir. Sizin en can alıcı noktanızı bildiği için mağduru çok kolay avlar. İş yerlerinde de bu tür kuzu sarması olan fakat arkadan dolap çeviren pek çok mobbingçi vardır.

Goygoycu mobbingçi: Goygoycu mobbingçi, gelmiş geçmiş en kurnaz ve en kahpe mobbingçi tipidir. Goygoycu, Osmanlı devleti döneminde Muharrem ayında gelip ilahi söyleyip dilencilik yapan kişilere verilen addır. Gerçek goygoycular, el ele tutuşup ilahi söylerler. Bunların dilencilik yapmayan mobbingçi versiyonu ise, örgütlerde, özellikle üniversitelerde çok yaygındır. Derste “…. Hocanın çalışmaları iyidir.”, “……Hoca bu konuda uzmandır.”, “Geçenlerde ben, X, Y, Z ve Ğ” birlikte Antalya’da kongredeyiz..” şeklinde cümleler kurarak, öğrencilere: Bakın biz bir ekibiz, takımız, kankayız. Bizden birisini danışman olarak seçerseniz sırtınız yere gelmez. Akıllı olun.” mesajını vermektedir. Goygoycu mobbingçilerin çoğunluğu seçici dürüsttür. Bu yüzden tehlikeli özellik taşırlar. Ders esnasında, öğrencilerin tanıdıkları başka bir hoca hakkında dedikodu yaparlar. Örneğin, “Karalayıp karalayıp yayımlıyor.”, “Elinde çanta il il cami imamı, sünnetçi gibi geziyor.”, “Ben editörlü kitaba imza atacak adam değilim.” “…….. rektörün tetikçisi değilim falanca gibi…” İfadelerini kullanır. Aslında dedikodu yapıp başkasının onuruna, şerefine, haysiyetine saldırıp, bir başka öğretim üyesini itibarsızlaştırmaya çalışırlar. Kendisine bu konu sorulduğunda hemen inkâr edip, duymadım, görmedim, bilmiyorum, söylemedim rolleri oynamaya başlar. Görünürde isim vermeden dedikodu yapar fakat özünde kimin hakkında konuştuğunu herkes bilir. Bu tip mobbingçi, zihni melekeleri deforme olmuş, prematüre kalmış zavallı insan tipidir.

Değnekçi mobbingçi: Bu tür mobbingçilere genellikle lisansüstü eğitimde rastlamak mümkündür. Kendisine yakın, etnik, dini ya da siyasi benzerliği olan öğrencilerle, kendilerine yakın yayınevlerinin söyleşi mekânlarında buluşur. Öğrencilere okumaları için özel kitaplar önerir, makalelerini gönderir. Ders sürecinde öğrencilere sorar: “Falanca kitabı okuyan var mı? Onunla informal ortamlarda bulunan boncuk öğrenci: “Ben okudum hocam, harika bir kitap.” Hoca: “Kitapla ilgili görüşlerini alabilir miyim?” Sorusuyla süreç başlar İkisi yoğun tartışma yaparlar. Diğer öğrenciler ağzı açık olup biteni izler. Bu olay, diğer öğrencilere şu mesajı verir: Çocuklar bilgi düzeyiniz, elit ve entelektüel seviyeniz yetersiz.” Buna maruz kalan öğrencilerin çoğu ya yüksek lisansı bırakır ya da doktoraya gelmez. Öz güvenlerini yitirirler. Onlara kimse siz yetersizsiniz dememiştir, fakat hissettirilmiştir. Burada değnekçi rolünü üstlenen öğretim üyesi, bilim dışı, meslek etiğinin dışında, ahlaksız bir rolü oynamaya devam eder.

Sınır tanımayan mobbingçi: Bu mobbingçi lisans, yüksek lisans ya da doktora derslerinde verdiği bir derste, diğer derslerin konularını da işler. Böylece öğrenci nasıl olsa bu konuyu işledik. Diğer dersi almama gerek yok, kanaatine varır. Örneğin, “X” dersinin YÖK tarafından gönderilen içeriğinde “YYY” konusu yoktur. İşgüzar hoca, sınır tanımayan mobbingçi, “X” dersini işlerken çocuklar size “YYY” konusunu da işleyeceğim, olur mu? diye öğrencilere sorar. Genellikle öğrenciler bir taşla iki kuş vuracakları için kabul ederler. Bu dersi alan öğrenci, programda bulunan “Z” dersini seçmez. Bu sebeple ders açılmaz. Sınır tanımayan mobbingçi, dersinin sınırlarını aşar ve diğer meslektaşına hem etik hem de bilimsel açıdan zarar verir.

Gölge mobbingçi: Gölge mobbingçi uluslararası literatürde vardır. Bu mobbingçi tipi, her gün internete girer ve arama motorunda mağdur hakkında tarama yapar. Bulduğu dişe dokunur konuları mail yoluyla sürüde bulunan diğer arkadaşlarına atar ve mağduru itibarsızlaştırmaya, rezil etmeye çalışır. Mağdurun sosyal medya hesaplarına sahte isimlerle kaydolup, nerede seminer vermiş, kiminle oturup kalkmış takip eder. Eğer herhangi bir yere izinsiz gitmişse şikâyet edip, mağdur hakkında işlem yaptırmaya çalışır. İnternet ve sosyal medya gölge mobbingçinin çalışma alanıdır. Sahte hesaplar açıp, şahsın görevli olduğu yöneticisini de etiketleyerek itibarsızlaştırma operasyonları yapar. Yılışık özellikleri olduğu gibi, karaktersiz bir kişiliği de sahiptir. Ayrıca sahte mail adresleri ile de mail gönderme işinde maharetlidir.

Sendikacı mobbingçi: Sendikaların kurulma amacı üyelerinin özlük haklarını korumak ve sosyal, ekonomik kazanımlarını artırmak, işkolunu geliştirmektir. Ancak bazı sendikalar belirli güç merkezleri ile iş birliği yapıp, kendi üyesi olmayan başka sendika mensuplarına mobbing yapmaya başlar. Dünyada sendika aracılığıyla mobbing yapılan nadir ülkelerden birisi Türkiye’dir. Aynı zamanda sendikanın kuruluş amacı ve felsefesiyle de bağdaşmaz. Bir çalışana mobbing yapan sendika, sendika işlevini yitirmiş, patronlaşmaya başlamıştır.

Kuyruk mobbingçi: Bu mobbingçi türü genellikle güçlü kişilerin arkasında gezen ve sürekli olarak onların koruması ve desteği altında yaşayan mobbingçi tipidir. Bu tipler kendi başlarına etkisiz ve yetersiz bir yapıya sahiptir. Ancak, hem örgüt içinde hem de örgüt dışında koruma altındadır. Yaratıcı zekâları yoktur ve kendi başlarına hiçbir işi başaramazlar. Yüksek makamlara gelseler bile, kuyruğu oldukları insanların inisiyatifi dışında özgürce harekette bulunamazlar.

Sabun mobbingçi: Sabun mobbingçilerin en önemli özelliği, kendileriyle sorun çözülememesidir. Mobbing yapılan şahıs sabun mobbingçi ile görüştüğünde, sabun mobbingçi mahcup olur, özür diler. Yaklaşık bir saat sonra örgütün koridorunda karşılaşır, selam vermez, başka bir odaya gider dedikodu yapmaya devam eder. Köpüren sabun nasıl insanların elinden fırtıp yere düşerse, sabun mobbingçide benzer davranışlar sergiler. Köpürüp kayganlaşır. Uzun sözün kısası, sorun çözülemeyen mobbingçi tipidir.

Kanare mobbingçi: Kanare; sahipsiz, sokaklarda başıboş gezen köpeklere verilen bir addır. Kanare mobbingçi, işi olsun olmasın sürekli üniversiteye, kuruma gelen, üniversitenin bahçesinde oturan, sürekli dedikodu yapan, oda oda gezip laf taşıyan, akademik açıdan bilgisiz, yetersiz ve yeteneksiz kişilerdir. “Kifayetsiz Muhteris” olarak da ifade edilebilir. En önemli özllikleri aidiyet duygularıdır. Dedikodu yaptıkları kişilere bağlıdırlar ancak, bağlılıkları bittiğinde amansız düşman kesilirler.

Sonuç olarak ahlaksızlığın bin bir türü, çeşidi ve biçimi vardır. Bu kadar çok fazla olması, dürüst ve ahlaklı olanları yıldırmaması gerekir. Çünkü mücadele bittiği zaman savaş kaybedilmiş demektir. Çünkü Bizans oyun oynayacak, biz oyunları boşa çıkaracağız, anlayışı zaferi müjdeler. Mobbingçi tipleri kadar onların çevresindeki kişiler de ahlaksızdır. Ahlaksıza destek olmak, payanda olmak, onların yanında olmak da ahlaksızlıkla aynı anlama gelir. İnsanlar melek değildir. Hataları, kusurları ve günahları vardır. İnsanların hatalarını, kusurlarını ifşa ederek, namus ve haysiyetlerine saldırarak onların toplumun iyi, örnek bir ferdi yapamazsınız. Bilakis onları, üyesi oldukları toplumdan uzaklaştırır, rencide eder, çatışma yanlısı bir hale getirirsiniz. Mobbing insanlık dışı bir davranıştır. Mobbingçi de bu insanlık dışı davranışı yapan aktör rolündedir. İnsanları yargılamadan önce anlamaya çalışmak, mobbing yapmadan önce dinlemeye çalışmak daha doğru bir yaklaşımdır. İnsanlar, hayatı başkalarına eziyet etmek için yaratılmamıştır. Cahit Zarifoğlu’nun ifade ettiği gibi: “Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan.”

Kaynakça

https://www.sozcu.com.tr/2017/gunun-icinden/her-gece-yilanla-uyuyordu-yilan-yemek-yemeyi-birakinca-veterinere-goturen-kadin-hayatinin-sokunu-yasadi-2086683/ (Erişim Tarihi 08 Temmuz 2020).

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sebila Bülbül
Sebila Bülbül - 5 ay Önce

Yine müthiş tespitler değerli hocamdan

Aslı Zencir
Aslı Zencir - 5 ay Önce

Hem literatüre hem de hayata hakim olan hocamın yazılarını okumayı özlemiştik. Elinize sağlık hocam.