Küreselleşen Dünyanın “Adalet Terazisi”

Küreselleşen dünyada, tarih boyunca aktörler değişmiştir.Dünyaya hükmeden devletler, kendi değerlerini, kültürlerini kabul ettirmek için; siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel çabaların içine girdikleri görülmektedir.Günümüzde merkez ülkelerin, çevre ülkeler üstündeki hegemonyaları devam etmektedir.
 Kapitalist devletlerin yayılmacı politikaları ile gelişmemiş 3.Dünya ülkelerini işgal etme, yer altı zenginliklerine el koyma, emperyalist emellerle toplumu mobilize edip, dönüştürme çabaları sürmektedir.
 Yerel olan her şey bir anda globalleşme süreciyle inanılmaz bir evrime uğradı.Zaman-Mekan farkı ortadan kalkmasıyla insanın istediği yere, bilgiye ulaşması an meselesi oldu.Küreselleşen dünyada evrim geçiren toplumlarda insanlar yeni dünya düzenine uymakta risklerle karşı karşıya kaldı.Batılı ülkeler, kendi teknoloji ile merkez dışı ülkelerde Pazar yaratma, fason olarak kullanma, kültürel emperyalizm ile bir tahakküm kurma istekleri süre gelmektedir.
 Yüz yüze ilişkilerin yoğun olduğu sanayi öncesi toplumlarda kolektiflik ön plandayken, sanayileşme ile dünya bireyleşmeye, egoistleşmeye ve yabancılaşmaya başladı 
 Medyanın küreselleşmede baş aktör rolü oynadığı, kitle iletişim araçlarının insan beynini mesaj bombardımanıyla dönüştürdüğü, alışkanlıklarını değiştirdiği, reklam sektörü ile tüketici bir toplum oluşturduğu açıktır.Medya her alanda çığır açtığı ve dünyayı çok küçülttüğü aşikardır.Küreselleşme çok yönlü bir olgu; ekonomik, politik, eğitim, sağlık ve kültürel alanları büyük bir değişime tabii tutmuştur.Küreselleşme bir akım, felsefe büyük bir güç veya ideolojidir.Yeni dünya düzeni, insanların içine düştüğü buhran, bunalım, belirsizlik, kargaşa ve mutsuzluktur.
 Bilgi çağı, hız çağı, değişim çağı, teknoloji çağı, bilgi çağı, bilgi ötesi çağ olarak adlandırılan küreselleşme, bir yandan dünyaya kaosu, sıkıntıları, belirsizlikleri de getirmiştir.Yeryüzünde haritalar değişiyor, toplumlar çok hızlı bir şekilde değişime uğruyor.Başat fikrin ne olacağı, ideolojilerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz.Geleceğe olan güvensizlik insanlığı mutsuzluğa, sıkıntıya ve endişeye sevk etmektedir.Bir tarafta küresel güç haline gelen Abd ve Batılı devletler; ezen, korku salan, yönlediren, sömüren ve dışlayan, refahlaşan, modernleşen tarafta yer almaya devam ediyor.Öteki tarafta ise dünyanın çoğunluğunda, geri kalmışlık, yoksulluk, açlık, sefalet ve anarşi kol gezmeye devam ediyor.
 Küreselleşen dünyada, terazinin dengede olmadığı, sürekli bir taraf kendisi için adaleti savunurken, diğer tarafta kendisinden olmayan halkları adaletsizliğe, yokluğa, hukuksuzluğa terk etmeye devam ediyor.

YORUM EKLE